Nisan ayında başlayan okuma serüvenim ancak yılın son günlerinde bitebildi. Yaklaşık sekiz aylık süreçte iki defa "Yok bu kitap okunmaz, akıp gitmiyor, peşinden sürükleyemiyor beni." desem de "O kadar okuduk yarım kalmasın." diyerek giriştiğim son okuma denememde bitirmeyi başardım.
Kitabı tek kelimeyle anlatmak istesem bu kelime kesinlikle "Monolog" olurdu. Bitmek tükenmek bilmeyen bu monologlar, Müştak Serhazin'in gerek kendi kendine konuşmaları gerekse geçmişte yaşamış ancak Müştak'ın kendi hayal aleminde yaşatmaya devam ettirdiği kişilerle bol bol 'it dalaşına' girmesi, neredeyse kitabın tamamını oluşturmakta. Hal böyle olunca da insan ister istemez bu laf kalabalığında boğulma hissine kapılıyor. Bu tür yerleri göz gezdirme tarzında okuyunca bu boğulma hissinin hafiflediğini de belirtmek isterim.
Bunların dışında, kitap konu olarak ilginç olduğu kadar ilgi çekici de. Geçmiş ile olayların geçtiği zamanın oldukça iyi şekilde harmanlanması, okuyucunun merak duygusunu diri tutmayı başarıyor. Bu yönüyle de kitap benim nazarımda oldukça başarılı.
Okuyacaklara şimdiden iyi okumalar dilerim...