İsmail Saymaz, cesur denebilecek bir gazeteci olmayı hep son anda kaybediyor. Takip ettiğim kadarıyla söyledikleri muhalif gelirken bir yandan söyleyiş biçimiyle tüm insanlara karşı anlatması ile medyan bir anlatımı var. Bütün yapmış olduğu araştırmaların hiçbir anlamı kalmıyor bu yüzden. Bu kitap da bu görüşlerin yansıması gibi. Bir kaç söz var, bir kaç hikaye var ki gerçekten hem nalına hem mıhına vurabilecek. Ancak anlatırken o kadar suya sabuna dokunmuyor ki, etkisini sabunsuz yıkanması gibi çamurlaştırıyor. Karadeniz ile ilgili kültürü pek özümsemem, çok içselleştirmem. Bütün hikayeler Karadeniz'i hatırlatıyor. Yazım dili samimi olsa da hikayelerin ne katmak istediğinden pek emin değiliz. Yazmış olmak için yazılmış metinler ne katacak okurlara bilemiyorum. Ancak yine de diğer kitaplarını okumak için bir beklenti yarattı.