İlgili eser kutsal kitabımız Kur’an ın henüz indirilmeye başlamadığı yıllardaki toplum yapısını, toplumun sahip olduğu gelenek ve görenekleri anlatarak başlıyor. Hatta Tevrat ve incil ile benzerliklerini belgeliyor ki zaten onlarda aynı yaratan tarafından indirildiği için bu da gayet normal. Nuh kavmi olayının Sümer tabletlerinde de yazdığı belirtiliyor. Ama anlatım tarzı, kutsal kitaplar bu tabletlerden kopya çekmiş, aslında kutsal kitap yoktur algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun belgeli olması aslında kutsal kitaplarda yazanların yalan olmadığının göstergesi değil mi?
Kitabın tamamını okudum, ayetleri eleştiriyor ama kelime oyunlarıyla eleştirdiğini farkettim. Örneğin Hz Muhammed’in okuryazar olmadığını belirten ayet için Peygamberimizin bunu bir taktik olarak uyguladığını söylüyor. Okuryazarlık farklı birşey okuma yazma bilmek farklı...
Bu şuna benzer “Gezen tavuk yumurtası vardır.” yazısını gören bir Türk, doğal ortamında yetişen bir tavuğun yumurtasının organik olduğunu anlarken, Türkçeyi gramerleriyle yeni öğrenmiş bir yabancı aynı yazıda yumurtanın gezdiğini anlayabilir. Hatta yumurtayı kutsal bir varlık olarak bile algılar. Yazarın Arapçayı bu şekilde değerlendirdiğini düşünüyorum. Daha bir çok yerde yanlış tespitte bulunduğunu da gördüm. Yazar, Peygamber için geçmişi ve geleceği bildiğini söylüyor, oysa Kuran gaip yalnız Allah tarafından bilinir diye üzerine basa basa tekrarlıyor. Ben alim değilim, buna rağmen benim bile bu kıt bilgilerle birçok yerinde yanlışını tespit ettiğim bu kitabı maalesef çok fazla beğenmedim, çok ta fazla tavsiye etmem.