Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

132 syf.
·
Puan vermedi
Enis Batur takdir ettiğim bir entelektüel. Fakat Kitap Evi üzerine biraz karışık düşüncelere sahibim. Kitap ilk bakışta isminden konusuna, Dominguez’in Kâğıt Ev’i benzeri bir vaat sunuyor okuyucusuna. O vaatte gerçeklik payı büyük. Gerçekten de, Batur’un Kitap Evi ve Dominguez’in Kağıt Ev’i çeşitli boyutlarıyla içerikleri düşünülerek de varılabilecek bir yargıyla kardeş metinler. Hemen, aklımdaki iki şeyi söyleyeyim; birincisi; ben Dominguez’in Kâğıt Ev’ini kimi okurlardan duyduğum övgüler ölçüsünde sevmedim, sevemedim. İkincisi, Batur’un Kitap Evi’ni Kâğıt Ev’den de az sevebildim. Enis Batur’un romanının konusu, Kâğıt Ev’in benzeri, bir arayış üzerine. Kağıt Ev’in aksine Kitap Evi, mekanın kabuğuna yönelik değil, halihazırda ona sunulmuş kabuktaki özü kavramaya yönelik bir arayışı konu ediniyor yalnız. Roman, Enis Batur’un bir başkarakter olarak ortaya kendisini koyduğu bir kurguyla yazılmış. Fakat bilinen real author-implied author farkı düşünüldüğünde, kitabın başkarakterinin gerçek Enis Batur’la ne ölçüde bir birebirlik taşıdığı da tabii tartışma konusu. Kitap içerikte Enis Batur kimliğinde özdeşleşen, kitap sevgisinin, kitap bağımlılığının unsurlarından epeyce payını almış, kitaplarla onlarla Batur’un kurduğu ilişkinin boyutlarını dahi aşan bir ilişki kurmak üzerine de kişileştirmeler kullanılmış. Metinde kitapseverler için, kitap ve kitaplık kavramı (okumaktan çok) üzerine değerli akıl yürütmeler, duygu dışavurumları, takıntı hatırlatmaları olduğunu belirtmeliyim. Ancak, eksiklere gelmeye başlarsak, kitabın ele aldığı meselede çok da derinleşebildiğini, kendi payıma düşünmüyorum. Derinleşmek derken; kitap heyecanını, kitaplar üzerine yaşam kurma oluşunu ancak semptomlar bazında anlatabildiğini düşünüyorum kitabın. Ruhun yakalanmasına, çeşitli temaslar elbette bulunsa da, metnin bir türlü doludizgin izin vermediğini. Fakat kitabın asıl sorunlu kısmı bu değil. Kurguya gelince işler daha bir okkalı sarpa sarıyor sanki. Kitabın okuma süreci boyunca oluşturduğu merak duygusu az ve kitap-kitaplık kavramları üzerine bilgi verme ve akıl yürütmenin ötesinde, okuyucunun üzerine düşünmeye davet edildiği kavramlar hakkında metin, kurguyla bütünleşebilen bir derinlik etkisi sağlayamıyor(Dominguez’in Kâğıt Evi’nin gerisinde kalınan yan ve bu yana sahip olmak için bir metnin basmakalıp roman ve öykü statülerine bağımlılığı da gerekmez.) Enis Batur’un metinlerinde “güzel Türkçe” klişelerindeki kullanımlara tezat, cümle yapısında okuyucunun gözüne batan farklı sözcükler kullanması, anlatımlarında kelime kabuklarıyla oynaması kendi adıma her zaman hoşuma gitmiştir. "Susku” Enis Batur’un kullandığı güzel sözcüklere bir örnek mesela. Ama kitapta Batur’un “birbirine” yerine sürekli “biribirine” sözcüğünü kullanmasını anlamsız buldum. O aradaki i’nin artık göze çarpmak dışında vaat ettiği hiçbir şey, göze çarptığında da insana verebileceği herhangi bir şey yok. Bir de bu denli emek verilerek hazırlandığı bir kitabın sondaki en önemli cümlelerinin birinde gördüğüm ciddi dilbilgisi savrukluğu da biraz canımı sıkmadı değil. Kitabı hak ettiğinden fazla eleştirmiş, yerin dibine sokmuş gibi görünmek de istemiyorum aslında. Okunmaya değer bir eser Batur’un Kitap Evi’si. Okuduğuma pişman değilim. Fakat sanki Enis Batur gibi bir anlatıcı şu kitaba bir kademe daha kazandırabilir, bir vites daha rahatlıkla attırabilirdi demekten de insan-okuyucu kendini alamıyor.
Kitap Evi
Kitap EviEnis Batur · Sel Yayıncılık · 2014622 okunma
·
100 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.