Bir şeye karar vermek, başlangıçtan başka bir şey değildir. İnsan bir şeye karar verdiği zaman, karar verdiği sırada hiç öngörmediği, düşünde bile aklına gelmeyen bir yöne doğru, şiddetli bir akıntıya kapılıp gidiyordu.
Ne yapacağım? Daha katı olacağım ve bir insan bana ihanet ettiği için de artık kimseye güvenmeyeceğim. Kendi hazinemi bulamadığım için gizli hazine bulan herkesten nefret edeceğim. Ve bütün dünyayı kucaklayamayacak kadar küçük biri olduğum için, sahip olduğum az bir şeyi her zaman korumaya çalışacağım.
Onu bir daha göremeyecek olmak çok acıtıyor canımı hem de çok. Sıradan sohbetlerimizi bile özlüyorum mesela, beni sinir ettikten sonra gönlümü alışını, canım sıkkınken güldürmek için çırpınışını, gülüşünü özlüyorum mesela, varlığını özlüyorum, aynı havayı solumayı özlüyorum. Onun ruhundaki kendimi özlüyorum.İzlediğimiz filmler okuduğumuz kitapları özlüyorum çokça.
Hepsi kötü bir anı olarak kalmamalıydı. Çok zor onu özlemek gerçekten çok zor...
Hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. Dünyanın en büyük yalanı budur."
"Bütün kitaplar gibi aynı şeyden söz eden bir kitap," diye sürdürdü konuşmasını yaşlı adam. "İnsanların kendi yazgılarını seçmek şansından yoksun bulunduklarından söz ediyor. Ve sonunda da, dünyanın en büyük yalanına inandığını söylüyor."