Yunanlılar doğaya yalnızca baktılar. Onu gerçekten sevmiş olsalardı onun gizemini aşkınlıkla değiştirmezlerdi. Tüm dinler doğanın elden çıkarılmasıdır.
Her cümlesi, her satırı insanı derin bir 'aynanın' gözüne bakar gibi hissettiren, gün üstü, gece altı dilinden çıkmış gibi. Enfes, kelimelerin ve cümlelerin zihnimdeki dansının izlerini süpürmeye uğraşıyorum hala..
Gece gündüz okumak, ciltleri yutmak, uykusuzluklar... Çünkü hiç kimse öğrenmek için okumaz, unutmak için okur insan. Geleceği ve takıntılarını yok ederek bunalımın kaynağına kadar gitmek!
"bir acının sınırı daha büyük bir acıdır" der."mahşer gününde yalnızca gözyaşları dikkate alınacaktır" der cioran. daha ne desin hocam? varlık sancısı çeken herkes için yazılmış gibi.
... azizler topluluğu bir zehirdir ve bizim yalnızlıklarımız arttıkça daha tehlikeli olur bu zehir. Çektiğimiz acıların bizi bir yere götürdüğünü söyleyerek yoldan çıkarmadılar mı bizi bu acılar? Bizi hiçbir yere götürmeyen acılara alışmıştık, acılarımızın boşluğu büyülemişti bizi, kendi yaralarımıza bakarken mutluyduk.
Tanrı’ya sadece yalnızlığın işkence eden monoloğundan kurtulmak için inanılır. Başka kime yönelebiliriz? Gördüğümüz kadarıyla diyaloğu kabul ediyor genellikle ve onu çöküşlerimizin tiyatrovari bahanesi olarak seçmiş olduğumuz için kızmıyor bize.