Bu kitap bir yaşam kılavuzu.
Geçmişin, kayıp giden zamanın, insanın temel yanılgılarını bir kez daha gözden geçirmesidir bu roman. Daha ilk sayfalarında vuruldum kitaba. Almanya’da büyük açlığın olduğu bir dönem. Para o kadar değersiz ki bir mektup pulu için on milyar Mark gerekiyor.
Anlatıcı savaşın ortasında, sefalet içindeyken baş karakterimiz
Ey insanlık, ey insanlar
Ey gündüzden daha gündüz,
Hakikatten daha hakikat
Müslümanlar.
Haksız yere bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir
Ve haksız yere insan öldürenin cezası ölüm
Sezai Karakoç, Alınyazısı Saati
Görmem sanmıştım seni yanında o adamla,
Gündüz bişey hissetmedim, gece bıçak karnıma,
Benimde elimi bir başkası tutabilir,
Beraber verdiğimiz sözleri kim ne bilir..?
Bir zamanlar bir ormanda yaşayan güzel mi güzel bir lotus çiçeği varmış. Bir bataklıkta yaşıyor olmasına rağmen tertemizmiş. Büyüleyici bir güzelliği varmış. Yaşadığı yerden sürekli gökyüzünü izlermiş.
Sonra bu ormana bir oduncu gelmiş. Ama ağaçları işi gereği mecburen kesermiş. Fakat bunu istemeden yapıyormuş. Bunu fark eden lotus çiçeği çok