Hanife Songül

"İnsanlar birbirinden farklıdır," "Ama günahları hep birbirine benzer."
Reklam
Dürüstlük nedir sence? Komşunun cebindeki saati aşırmamak mı? Yo, o kadar kolay değil. Hepsi o kadar olsaydı, insanların yüzde doksan beşi dürüst sayılırdı. Oysa görüyorsun ki değiller. Dürüstlük bir fikri savunabilme yeteneğidir. Altında da düşünebilme yeteneğinin var olması gerekir. Düşünmek, ödünç alınabilecek, rehine konabilecek bir şey değildir. Ama yine de, bana insanlık için bir simge seç dense, kartalı, aslanı, tek boynuzlu atı kesinlikle seçmezdim. Üç tane yaldızlı top seçerdim."
Toplumla karşı karşıya gelindi mi, olayla en yakından ilgili olan, en büyük işi yapacak ve en büyük katkıda bulunacak olan kişinin en az söz hakkı vardır. Onun sesi çıkmaz, diye bir kanı vardır, zaten söyleyeceği şeyler de daha baştan reddedilir, çünkü önyargılı sayılır. Nedeni de, konuşmalar hiç dikkate alınmadığı, yalnızca konuşan insan dikkate alındığı içindir. Bir fikri yargılamaktansa, bir insanı yargılamak çok daha kolay gelir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Merhamet, adaletten üstündür, yüreklerinde yüzeysel duygular taşıyan insanlar tersini savunsa da.
"Aptallıktan yapılan kötülüğü anlarım," "Cehaletten yapılan kötülüğü de anlarım. Ama bilerek yapılan kötülüğü anlayamam."
Reklam
Dünyadaki kavramların en soylusu, insanların salt eşitliğidir.
"Mutluluk mu? Ama mutluluk öyle orta sınıf bir şey ki! Nedir mutluluk? Hayatta ondan daha önemli o kadar çok şey var ki!"
"Gençlik aşkı. İlkbahar, akşam serinlikleri, dükkânlarda çikolatalar, kutusu bir dolar yirmi beş sentten. Tanrıların ve filmlerin malzemesi ...
"Anlamıyor musunuz?" dedi Roark ona. "Sizin dikmek istediğiniz anit, kendiniz için değil. Kendi hayatınızın ve kendi başarılarınızın anıtı değil. Başkalarına dikiyorsunuz onu. O insanların sizden üstün oluşuna dikiyorsunuz. O üstünlüğe meydan okumak yerine, onu ölümsüzleştiriyorsunuz. Üstünüzden silkip atmıyorsunuz da, ebedi olarak boy göstersin istiyorsunuz. Kendinizi ömrünüzün sonuna kadar o ödünç alınmış form içine gömünce mutlu olabilecek misiniz? Yoksa bir kerecik kendinizi kurtarıp, yeni evinizi, kendi evinizi yaparsanız mı mutlu olursunuz? Sizin istediğiniz Randolph Malikânesi değil. Onun temsil ettiği şeyi istiyorsunuz siz. Oysa onun temsil ettiği şey, sizin ömrünüz boyunca mücadele ettiğiniz şeyin aynısı."
Reklam
"Özenti uygarlığımızla ilgili o kibirli kavramlarımızı unutup, vahşilerin bizden önce neler bildiğini hatırlasak, hepimiz çok daha iyi durumda olurduk. Onlar annelerine saygı gösterirdi."
"Zira, nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör bir insan için gökkuşağının renkleri, sağır bir insan için kuş sesleri nasıl boşunaysa, bütün bir yürekle algılanmayan zaman da öyle boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki, düzgün çarpmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır."
Bu dünyada doğmuş olmak ister şans, ister şansızlık olsun, yaşamını burada yaşamanın en iyi yolu, benim şu anda yaptığım gibi, ilerleyip giden neşeli ve gürültücü bir kalabalığa kendini bırakmaktır.
Önümdeki yaşamı bir ağaç gibi düşünüyordum. Ona, olasılıklar ağacı adını vermiştim. İnsan, yaşamı ancak kısa bir süre bu biçimiyle görebilir. Yaşam, sonra insana, değişmez biçimde dayatılmış bir yol gibi, içinden bir daha hiç çıkılmayacak bir tünel gibi görünür. Bununla birlikte, o eski ağacın görüntüsü içimizde silinmez bir özlem olarak kalır.
Üzülmemek lazım, o evlenebilir, tek taş yüzüğü takabilir, seni unutabilir, bunların hepsi çok acı da verebilir... Dert etme bunları, çay demle, kahve iç, kupon yap, kitap oku, çık gez, yağmur damlalarını içine çek, biraz üşü... Sonra ısıt içini. Başka uğraşlara ver kendini, basit şeylerle uğraş... Basit şeyler unutturur en büyük acıları.
452 öğeden 436 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.