Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hanife Songül

176 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
De profundis "derinliklerden" anlamına gelir. Oscar wilde'ın hapisten sevgilisi lord alfred douglas'a yazdığı mektubudur. Mektup da iğneleyici bir üslupla tutkusunu, takıntılı bağlılığının ona servetine, itibarına, yazın sanatına nasıl zarar verdiğini yer yer öfkeli yer yer suçlayıcı sözlerle ifade ediyor. Bu aşkın iki üç sene içinde kendisini bitireceğini bile bile neden bu ilişkiye devam ettiğini açıklıyor sevgilisine. Ve ona bu sevgiyi hakedecek niteliklerde olmadığı halde ondan neden ayrılmadığını yazıyor. Sevgilisine karşı bu kadar öfkesini bu durumun onda yarattığı yıkımı anlatırken "Bugün yüreğimde sevgi olmalı, yoksa günün sonunu nasıl getiririm?” diyerek ondan nefret etmediğini söyler. "Şimdi içimde gizli kalan bir yanım bana dünyada hiçbir şeyin, hele acı çekmenin kesinlikle anlamsız olamayacağını söylüyor.’’ Mektubuna son verirken sözleri "bana dön"e doğru kayar. "Sevginin amacı sevmektir; yalnızca sevmek, sonuna kadar sevmek.” "Seninle ilişkide insan ya her şeyi sana feda etmek ya da seni feda etmek zorundaydı. Başka seçenek yoktu.” Mektubu sevgilisine gönderemedi. Bu mektup ölümünden sonra kitapta da bahsettiği yakın arkadaşı tarafından basılır. “Biz kederin maskaralarıyız. Kalbi kırık palyaçolarız.” Not:Wilde çoğu yerde biseksüel olarak nitelendirilmesine rağmen kendini Yunan kültüründen gelen bir erkek aşkı geleneğine bağlıyor ve Sokratik olduğunu iddia ediyordu. Wilde, eşcinsel olduğu için yaşadığı dönemde ahlaksızlık suçlamalarıyla yargılanmış ve iki yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.
De Profundis
De ProfundisOscar Wilde · Can Yayınları · 20173,877 okunma
Reklam
127 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
1928 yılında Virginia Woolf’tan Cambridge Üniversitesi’nde bir konuşma yapması istenmiş. Kendisi de bu uzun makaleyi yazmış. Kitapta yüzyıllardır kadınlara yapılan şiddetten bahsediliyor. Hem geçmişte hem günümüzde kadına biçilen rolün sadece evde oturup ev işi görmek, çocuk doğurmak, eşlerini memnun etmek dışında daha yüce bir görevi olduğunu
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · İletişim Kitabevi · 202138bin okunma
316 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kitapta her bölümde farklı birinin hayatı anlatılıyor ve onların hayata bakışı, pişmanlıkları, umutları... Hani derler ya kendi hayatımda seyirciyim diye. Karakterlerimiz de bunu görüyoruz.
Üç Beş Kişi
Üç Beş KişiAdalet Ağaoğlu · Yapı Kredi Yayınları · 1999337 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
122 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
Taciz nedir? Fiziksel mi yoksa ruhsal bir saldırıya mı uğraşmaktır? Kitap üç bölümde oluşuyor. İlk bölümde bir konferans sırasında tanıştığı bir kadınla ilişkisinin evrilmesini anlatıyor. Ona karşı duygusal bir yakınlaşma olmadığını düşünürken karşı tarafın her davranışı nasıl farklı yorumladığını, bu durumun onda yarattığı rahatsızlık hissini anlatıyor. İkinci bölümde yazar taciz üzerine araştırmalar yapıyor. Geçmişte yazarların, kitapların o romantik dediğimiz olayların ardında var olan o gizli tacizi bize fark ettiriyor. Üçüncü bölümde ilk bölümün aksine kovalananken kovalayan oluyor. Geçmişte o yaşadığı rahatsızlık hissini artık veren kişi olmanın nasıl bir durum olduğunu anlatıyor bize yazar.
Karşılıksız Aşk
Karşılıksız AşkGregory Dart · Ayrıntı Yayınları · 200493 okunma
69 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kitapta dikkatimi çeken şey sanat ve alışkanlıklar üzerine oluşan o kısır döngü. -Trapez sanatçısı Açlık sanatçısı Islık Şarkıcısı- İlerlemek ve hayatı idame ettirmek istiyorsak bazen alışılmışın dışında çıkmak gerekir Ancak burada trapez sanatçısına artık bir değil de iki trapez kullanarak akrobasi yapması istendiğinde bu durum onun için bir yıkım olur ve bunu yapmayacağını söyler. Menajeri onu ikna etmek için dil dökmeye başlar. .... Bir kafeste kalan ve kırk günlük sürelerle aç kalan açlık sanatçısı bir zaman sonra sanatına olan ilginin azalmasıyla menajeri artık bu işe vermek istediğini söyler. Ancak açlık sanatçısı bu durumu kabul edemez. Aç kalmaya o kadar çok alışmıştır ki artık nasıl yemek yiyerek hayatını idame ettireceğini bilemez bu yüzden bir sirke gider. açlık sanatçısı olduğunu ve çalışmak istediğini söylerler. Onu bir kafese koyarlar ve sergilerler. Ancak oraya gezmeye gelen insanlar ve çalışanlar onu unutmuştur. Günlerce aç kalır. Sayısını kendisinin dahi bilmediği. Ona bunu ne zaman sonlandırmak istediği sorulduğunda "aç kalmak zorundayım başka türlü yaşayamam" " çünkü sevdiğim yiyeceği bulamıyorum. Eğer bulsaydım, inanın bana, bende siz ve diğerleri gibi tıka basa karnımı doyururdum." Bu son sözleri olur. Ne demişler alışmış kudurmuştan beterdir..
Açlık Sanatçısı
Açlık SanatçısıFranz Kafka · Altıkırkbeş Basın Yayın · 20006,1bin okunma
Reklam
432 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"Nazar etme ne olur çalış seninde olur " cümlesinin cuk oturduğu bir kitap. Bir dağın başında tek başına yaşamaya başlayan İsak. Ve ardından yanına yardımcı olarak gelen inger ile evlenerek kendine o dağ başında sıfırdan bir hayat kurmasının mücadelesi anlatılıyor kitapta..
Dünya Nimeti
Dünya NimetiKnut Hamsun · Timaş Yayınları · 2020723 okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
19 saatte okudu
Spoiler.. İntihar etmek günah olmasaydı intihar edecek yüzlerce insan var. Veronika da bunlardan biri. Artık birbirinin aynı olan günleri yaşamaktan bıkmıştır. Ve artık hayatına son vermek ister. Dört kutu uyku hapı içerek intihar eder. Uyandığında bir akıl hastanesindedir. Aslında gayet iyidir. Herhangi bir yan etki görülmemiştir. Ancak Dr. İgor bir çalışma yapmaktadır ve bunun için kıza bir hafta ömrünün kaldığını. Kalbinin çok zayıf düştüğünden bahseder. Bu haftalık süreçte intihar etmeyi düşünse de son günlerini daha önce toplum dışına itilmekten korktuğu için yapmadığı şeyleri yaparak geçirir. Yaşadığını hisseder. Daha öncesinde hiç bu kadar canlı hissetmediğini düşünür. Ama çok az ömrü kaldığını düşündüğü için her gününü son günüymüş gibi yaşar. Hastanede şizofreni tanısıyla kalan eduard a aşık olur. Ve onunla beraber hastaneden kaçar. Hayatının son günü olduğunu düşündükleri gecenin sabahında yaşamasının bir mucize olduğunu düşünürler. Uyanmıştır. Ölmemiştir. Çoğumuz hayatımızı yaşanılmaya değer görmemizin nedeni belki de hep başkaları için yaşadığımız içindir. Kim ne der? Ne düşünür? Diye diye belki de biz kendi kendimize zindan ettik hayatımızı kendimize. Gerçekten de hayatımız yaşanılmaya değmez mi?
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 201577,7bin okunma
102 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
Spoiler.. Her şey kino'nun küçük oğlunu akrep sokmasıyla başlar. Doktora giderler ama paraları olmadığı için doktor yardımcı olmaz. Sonra denize açılıp inci ararlar. Oğlunu tedavi ettirmek için. Ve kocaman bir inci bulur. Ama bir bakar ki oğlu iyileşmeye başlar. Tedavi olmasına gerek kalmamış. Ama inci yi bulduğunu bütün kasaba duymuştur. Herkes bu inciyle ne yapacağını sorar. O da bu inciyle oğluna bir gelecek vermek istediğini söyler. Ama her şey ve herkes buna engel olmak için ellerinden geleni yapar. Oğluna yeni bir hayat vermek için çıktığı bu yolda talihsiz bir şekilde oğlunu kaybeder. Bunun üzerine kino kasabasına geri döner ve inciyi bulduğu denize gerisin geri atar. "Hayallerini sakın yüksek sesle söyleme kimse duymasın. Çünkü onu senden almak için ellerinden geleni yaparlar."
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,7bin okunma
237 syf.
·
Puan vermedi
Kitapta Momo'nun en belirgin özellikleri dinlemek ve beklemek. Momo kendisine gelen herkesi can kulağıyla dinliyor. Herhangi bir geri dönüt verse de vermese de karşıdaki kişi kendisini anlatabilmiş olmanın rahatlığıyla ayrılıyor yanından. Düşünüyorum da bizler ne zaman unuttuk birbirimizi dinlemeyi anlamayı. Hiç farkettiniz mi ne zaman birine derdinizi anlatsaniz karşınızdaki kişi hemen kendi hayatından dem vurup kendini anlatmaya başlıyor yada sabırsız bir tavır takınıp konuşmayı yarıda kesiyor. Neden.? Neden sevdiğimizi iddia ettiğimiz insanlara karşı bu kadar sabırsız ve neden onlara ayıracak vaktimiz yok? Hep bir koşturmaca hep bir yere yetişme çabası ne için? Yeni bir kıyafet almak için mi? Yada son model bir telefon almak için mi? Yada ev araba almak için mi? Elimizdekiler neden yetmiyor bize? Oysa bütün bunların sevdiklerimiz yanımızda olmayınca bir kıymeti var mı? Sen ek mesai yapıp kızına yeni kıyafet alırken o büyüdü sen göremedin. Bu yüzden hep değişim fişleri aldın. Sen yeni model telefon almak için çabalarken o telefonla arkadaşlarını aramadın. Yalnız kaldığında neden yalnızım diye yakındın. Her şeyden önemlisi hayatını zamanını kum taneleri gibi savurdun yok ettin belki de.. Yazar Momo karakteriyle bize "zaman" ı hatırlatıyor.
Momo
MomoMichael Ende · Kaynak Yayınları · 198466bin okunma
48 syf.
8/10 puan verdi
·
19 saatte okudu
Akakiy akakiyeviç öykünün baş kahramanı bir devlet dairesinde memurdur. İşi de mektupları temize çekmekdir. İşine öyle aşkla şevkle bağlıdır ki kendisine başka bir iş verilince kan ter içinde kalıp kendisini çaresiz hisseder. Hayatında mektupları temize çekmek işinden başka hiçbir renkli bir şeyin olmayışı... Sanki kendi yazgısını yeni baştan yazmak ister gibi... Kendisine bu kadar uzak olan hayatı kendi elleriyle yeniden yaratmak istiyormuş gibi bir izlenim bırakıyor bize. Öykü 1842 yılında yazılmış olmasına rağmen akakiy akakiyeviç ne kadar tanıdık da olduğumuz biri. Bizden. İçimizden biri. Öyküyü okurken şuan da bir çok insanın asgari ücretle hayat mücadelesinin altında ezilişi canlandı gözümde.. Yoksulluk, ne kadar çabalarsan çabala işini ne kadar iyi yaparsan yap sırtında kaşesi incelmiş bir şekilde durur.
Palto
PaltoNikolay Gogol · Turkuvaz Kitap · 202037bin okunma
Reklam
88 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
Kitapta 14 adet kısa kısa öyküler mevcut. Bunların içinde beni psikolojik olarak "bir düş" öyküsü etkiledi. Belki birçoklarımız öleceğimiz zaman mezar taşına ne yazdıracağını düşünmüştür. Bu öyküde Josef K. bir düş görür. Düşünde kendini mezarlıkta bir mezar taşına yazı yazan adamı izlerken bulur. Ardından kilisenin çanı çalar. Bu bir çağırının sesidir. Adam mezar taşına onun adını yazmaya başlamıştır. Josef K. bir anda kendini kazılmış çukurda bulur. Ve öykünün sonunda şöyle yazıyor. "O, dipsiz derinliklerde, başını dimdik tutarak yiterken, yukarıda, taşa mükemmel süslemelerle kazınmış adı görünüp geçti. Josef K. bu görüntünün güzelliğiyle adeta sarhoş olarak uyandı." Uyanmak... Burada gerçekten bir rüya mı görüldü? Yoksa ölmek asıl uykudan uyanış mı?
Bir Köy Hekimi
Bir Köy HekimiFranz Kafka · Altıkırkbeş Basın Yayın · 20183,653 okunma