Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

H. İhsan Sönmez

H. İhsan Sönmez
@hihsansonmez
Görüntünüz; size el uzatmıyorsa; aynanın kırılma vakti gelmiş demektir.
yazar
Kocaeli Değirmendere
17 okur puanı
Ocak 2014 tarihinde katıldı
İyi bir kitap başkalarının hayatını hayalinize, hayalinizi de geleceğe bağlar.
Reklam
Kimonolu kadın
söylemesi yalan mistik doğrudur aşkın bıraktığı boşluğu çoğunlukla tanrı ara sıra şeytan doldurur
insanoğlu çok derin bir varlıktır. Ben Tanrı olsaydım bu kadar derin yaratmazdım. Ivan Gogol

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hırçın Yelpaze
yıldızlar, onlar kadar uzak parlak değil her can gece olduğunda duygularımın pür bahçesine bir kıvılcım düşer tutuşur birdenbire hayalim saatlerin hırçın yelpazesiyle yayılır ateş
Sevdiğinizi öyle bir dille söyleyiniz ki: Sevilen, bir mucizenin varlığına inansın.
Reklam
Su Yeşili
Sevgi ve aşk, sevgisizlik ve duygusuzluk ikliminde aranarak bulunacak şey değildir. Kişinin kendi derinliğinde yine kendisinin bulduğu ender bir elması sanatçı titizliğinde ruhunda işlemesidir. Değerini ancak ona o emeği veren bilebilir.
İklimya
tanrının şarkılar söylediği belen beni doğuran yeryüzünün yolcusu öğrendim toprağa düşünce annemin ilkbahar olduğunu.
... duygular özgürlük ve esaretin paradoksunda direncinde zincirine vurulur iki yüzlü janus'un... kim bilir belki de tacitusun dediği doğrudur incinmenin karşılığını vermeye hazırdır insan iyilikten çok... his
Düşkıran Sarkacı
Değişim geçiren bireyin psikolojik ve sosyal gerçekliğini çarpıcı bir kurguyla anlatan bu romanda insanın psikolojik derinliğine dokunacak, hayatı çıplak görebilmek için bakış açınızı güneşin eliyle sileceksiniz. Düşkıran Sarkacı dostlara, arkadaşlara, okurlara ve kitapseverlere emanet. “Tüm kitap marketlerde ve internet kitap satış noktalarında” TANITIM BÜLTENİ İyilik ve kötülük algısı sürecinde içgüdülerin müphem boşluğunda salınan psikolojik kırılgan bir sarkaçtan söz etmek mümkündür. Varlık ve yokluk ikileminin yarattığı bu sarkaç, öne doğru salındığında kişi kendisi arkaya doğru salındığında öteki kişi olabilir. “Düşkıran Sarkacı” doğal iklimini yitiren genç İsmail'in değişim serüveninin, kazanma hırsının, toplumsal konumunun ve güçlü olma tutkusunun ayna arkasıdır. Kişiliğini yaşadığı toplumun karanlık yüzüyle özdeşleştiren, şiddeti içselleştirerek, baskıcı, sevgisiz bir eş ve babaya dönüşümünün romanıdır. Ne yapılmayacağını bilmek geçmişle, ne yapılacağını düşünmek gelecekle ilgilidir. Büyümemek, hayatı kirletenlere karşı direnmektir. Aile içi şiddet ve geleneksel önyargılarla mağdur edilen, parçalanan kişiliğinin yarattığı hezeyanla intikam ateşiyle yanan ve anne katili olan küçük Burak'ın sarsıcı öyküsüdür. Buğulu bir pencereden birey ve topluma bakan ”Düşkıran Sarkacı”nda hayatı çıplak görebilmek için bakış açınızı güneşin eliyle sileceksiniz.
Reklam
Küçük büyücü
ah bu yağmurun kokusu yok mu? tenime sinen miski amber kokusu suyun akışı, rüzgârın nihaventi gözlerinde esaretin derin bakışı inatla çarpışan iki gecekondu ışığının kederleri yakışı, ateşin keyfedişi. ruhumun muhteşem dansının efkarlı başımı sessizce mest edişi kalp yüktür insana aşka mülk değilse kalbimin derin özlemle
İnsan, sancılarıyla beslediği sözcükleri vermeli toprağa değil mi? Vermeli ki kalbimizde başlayan ilkbaharda, sonbaharda sevgi çiçeklerine dönüşebilsinler. Çiçekler yoksa bahar da olmasın yoksa yanlış mıyım?
Veresiye Öykü
İlkokulda poşet satmaya başladı. Kollarına geçirdiği poşetleri akşama kadar sattı. Kazandığını korkusundan akşama kadar yedi. Eve boş döndü. Simit sattı. Akşama kadar kazandı. Kazandığını eve gitmeden bitirdi. Seyyar satıcılık yaptı. Cebindeki parayı akşama kadar tüketti. Peki neden eve para götüremiyordu? Babası “Okuyacaksın, senin
Bir şehrin hikayesi
... evrenin dişiliğinde gördüm seni kederi doğuran hayatın annesiydi insan kabında umutları yoğuran gözlerden uzak bir romanın içinde faili meçhul sokak şiirlerinde belki "ben varım" yörüngesinde bir kadının denizler gökyüzüydü, gökyüzünde sular kar taneleri dönüşürken çiçeklere kuş tüyü hırka giyindim aşkı yüreğimde senden bir rüzgâr erik çiçeği, orman gülü, nar dikeni seninle ben oldum bahara karıştım bella h. ihsan sönmez
Kadınların ikinci sınıf olduğu bir ülkede; cahil sayısı, hayvan sayısının üç mislidir. his
Yaşam eskiyince, hurdaya terk edilir en güzel düşler. his
Reklam
Çok büyük acılar; ölmekle gülmek arasında bir farkın olmadığını öğretir insana. H.İhsan Sönmez
Rüya Kanunu
ne o beni tanıyor ne de ben onu bir kez rüyada gördüm geceyi gülümseyerek böldüm gözleri öyküydü yüreği şiir saçları karmakarışık roman unutmadan yazabilmek onu aklıma veryansın oldu bir kadını görmek yürek boyu serseri gibi ……………..çılgınca ……………………….deli dolu ne o beni tanıyabildi ne de ben onu... h. ihsan Sönmez
Köpükler Valsi
ay çarpsın ki bıraktım kendimi geceye çiçekler dirilirken mahmur yeryüzü bolivyalı bir asinin dağları sevdiği gibi sevdim seni doğacak günün haberi olsun gözlerinin elime çizdiği coğrafya gizli benliğimi savuran bozkır ülkesi düşler tanyeri kavuşmamışken İstanbul'a daha bakır renkli yerlinin meksika perisini sevdiği gibi
Kim ki sallar salıncağımızı, ikimizde tek ruh çocukluğunu yitirmiş bedenlerde niçin ötekileriz his
Düşlerin Çağrısı
Bir kaç taşın arasından kendi geçişini izleyebilmek için yol varmayı bitiremez hiçbir zaman - Octavıo Paz- Düşlerin çağrısı Sözcükler yanardı. Çığlık, tamtam
Bella
gemiler geçiyor çiçekler ülkesinden bella yüzümde su yeşili gülümsemenin dudaklarıma konan mavi sıcaklığı var. nehirim dönüşsem birdenbire durgun göle
Reklam
Son İda
Kalabalık içinde yaşayan bir kimsenin yokluğunu şehir nereden bilecekti. Gideceğin yer yoksa, cebin astarına saklanan, yol bitince anlamını yitiren yolcu biletiydi insan. Hiç önemsenmeyen buruşturularak çöpe atılması kaçınılmaz bir tanık. H. İhsan Sönmez/Son İda
Öpme hayat
üstüne söz yazarım suyun senden geldim sele döndüm bir ten kaldım çıplak selinti sevinçler ki küçük cüceler berduşluğum aşkı düşündükçe; dün güzeldi soyludur bugün dokunsam yarına tükenecek gücüm şah damarıma ha gayret tutunuyorum aklımı çağıran iki gözüm eyvah dalgın söğüt dalının var ki dudağı döndükçe anılarımı yekten öpüyor sevmesine sev de beni; öylesine öpme hayat H. İhsan Sönmez
Keskin Su
düşürme o gülümsemeyi yüzünden emi çelme takan çok olur iyilik bulvarında kişiye bir kağıt toplayıcı gibi her gece karıştırırlar acılarının kutusunu sevincin kristal yüreğindir kör değildir gözüm taşa çalanım olma
Sevdiğinizi öyle bir dille söyleyiniz ki: Sevilen, bir mucizenin varlığına inansın.
İhtimal mümkünü değil imkansızı düşlemektir.