Bir insan her gün yağan yağmurda dışarı çıkıp ıslanmaktan keyif alan büyük bir güruh görürse yanlarına koşup fırtınaya yakalanmamaları için onları ikna etmeye çalışmaz. Çünkü bunu yaparsa kendisi de onlar gibi ıslanır. Bu nedenle en iyisi içeride kalıp kendini korumasıdır. Çünkü başkalarının ahmaklığını düzeltmeye yetecek kadar güce sahip değildir.
Tüm bu koşuşturmanın arasında biraz durmak, elde olana şükretmek, olmasını istediğine azim etmek gerekiyor. Sürekli koşmakla bir yere varamadan tükeniyor gücümüz...Biraz da buralara içini dökmek işte.
Bence en gerçek ikbal, ruhun göründüğü iki güzel göz, en büyük servet kalbin hissini gösteren gül renginde dudaklardan akseden tebessümdür. Güzellikten büyük asalet, kalp temizliğinden büyük servet mi olur?
Canım çok şey anlatmak istiyor ama yorgunum. Beynim yorgun, bedenim yorgun, bunca şeyi affeden kalbim bile yorgun artık. Heveslerim yorgun, iyimserliğim yorgun, konuşarak anlaşmaya olan inancım bile yorgun. Çok yorgunum.”
Talih ne kadar güler yüz gösterirse göstersin, ömürlerinin son günü geçmeden insanlar mutlu saymamalı kendilerini; çünkü insan hayatı kararsız, değişkendir; küçücük bir davranış yüzünden bir durumdan bambaşka bir duruma geçiverir.