Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlhan DALKIRAN

İlhan DALKIRAN
@homeric
Türk kahvesinin kaynatılmadan pişirildiğinde biliyor muydun? Peki İstanbul'da birbirinden yüz yıldır ölesiye nefret eden üç futbol takımı olduğunu ama kimsenin birbirinden neden nefret ettiğini hatırlamadığını?
Sayfa 229 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Bellman omuz silkti. "Siyaset. Yırtıcılar ete ihtiyaç duyar. Unutma ki ben bir kaplanım, Harry. Sense aslan. Kaplan daha ağırdır ve cüssesine göre daha büyük bir beyne sahiptir. Bu yüzden Romalılar arenalarda kaplanın karşısına aslan çıkardıklarında mutlaka öleceğini bilirlerdi."
Sayfa 95 - Doğan KitapKitabı okudu
Birilerini elde etmeye, birilerinin de bizi elde etmesine ihtiyaç duymaz mıydık hep?
Sayfa 18 - Doğan KitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Karanlık nihayet geri dönmüş, aydınlık yaz akşamları geride kalmıştı. Yazın o sinir bozucu, neşeli aptal havası da. Eylülde Oslo gerçek kimliğine bürünmüştü: hüzünlü, mesafeli ve verimli. Görünüşte sert ancak bir o kadar karanlık ve sır dolu.
Sayfa 14 - Doğan KitapKitabı okudu
Polis ile protestocu, düzen ile isyan, burjuva ile liberal arasındaki ezeli çelişki yine sahnedeydi.
Sayfa 154 - Dogan kitapKitabı okudu
Reklam
Bu şekilde bakıldığında polisler de başkalarının kanıyla beslenen akbabalardı.
Sayfa 44 - Doğan KitapKitabı okudu
Adalet için savaşmaya cesaret edemeyen herkesin vicdan azabı duyması gerekir.
Sayfa 585 - Doğan KitapKitabı okudu
Sorumluluk... Geçen sene kendi elleriyle yok etmeye çalıştığı bir şey varsa o da sorumluluktu. Hayattakilere, ölenlere, kendisine, başkalarına, herkese karşı. Sorumluluk suçluluk duygusundan başka bir şey barındırmazdı ve asla bir mükâfatı olmazdı.
Sayfa 183 - Doğan KitapKitabı okudu
Her davanın kendine has bir kara kutusu olduğuna inanırdı. Bir kanıt parçası, bir kişi, gerçeklerin konumlanması dava üzerine belirli bir anlayış getirir, neler olduğunu ve nedenini açıklamaya yardımcı olurdu. Ama Anneke Jespersen davasında bir kara kutu yoktu. Bosch'a küçük bir yön ya da umut ışıltısı verebilecek herhangi bir bilgi kırıntısı için elinde sadece kadından geriye kalan bir çift küf kokan karton kutu vardı.
Sayfa 26 - LimosKitabı okudu
...onlar da Salvor Hardin'in " Şiddet yeteniksizlerin son sığınağıdır," söylemine sadıklar.
Reklam
Pelorat içini çekti. " İnsanları asla anlamayacağım." " Anlayacak bir şey yok. Yapman gerekenin tümü kendine yakından bakmaktır ve diğer herkesi anlarsın. Bizler hiç de birbirimizden farklı değiliz."
Aslına bakarsan, bir dünya teknolojiden yoksunsa ve geliştiriyorsa bunun ilerlemesini karanlık yüzeyin üstündeki ışığın artışından izleyebilmen gerekir.
Hayır, Birinci Konuşmacı. Onun kusuru, kusursuz olması. Kusursuzluğu ölümcüldür.
İnsanlar elleriyle düşünürdü. Merakın yanıtıydı onlar; hisseden, yoklayan, çeviren, kaldıran, sıkan elleriydi. Hatırı sayılır büyüklükte beyinleri olan hayvanlar vardı ama onların elleri yoktu ve tüm farkı yaratan da buydu.
Egemenlik, yağma, şan; hepsi de elde edildiklerinde pek hoş olurlar ancak elde etme yolları çoğu zaman riskli ve her zaman nahoştur.
64 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.