Kendi toprakları üzerinde israil'in paryası olarak değil , onurlu, özgür ve bağımsız bir yaşam sürdürebilmeyi, işgale son verilmesini. 50 yıllık savaşların yurdundan ettiklerine kavuşabilmeyi. Evlerinde ne zaman baskına uğrayacaklarından tedirginlik duymadan karınlarını doyurmayı, sokaklarında tankların gölgesi olmaksızın dolaşabilmeyi. Zeytinlikleri yakılmadan zeytin toplayabilmeyi, ürünlerini ambargosuz satabilmeyi. Camilerinde yasaksız ibadet edebilmeyi. İçlerine tıkıştırıldıkları, dikenli tellerle çevrilmiş, birinden diğerine seyahat belgesi olmaksızın gidemeyecekleri ceplerde yapmaya mahkûm kılınmak istemiyorlar. Evet , bütün halklar gibi, özgürlüklüklerini ve bağımsızlıklarını istiyorlar ...
Ve bunu alabilmek için onur, kararlılık ve öfkelerinden başka bir silahları yok.
O yüzdendir ki orospuların tecrübesiz bir tek ağzı yoktur
O yüzdendir ki aşkta karasal, yalnızlıkta ılımandır iklim
Hayata tırmananlardan hiçbiri dönmediyse geri ve birdenbire
şefkate muhtaç bir yabancıya dönüştüyse sevgili eğer
O yüzdendir ki asıl, tanrılar insanlara ibadet eder
Ey mürid! Seher vaktinde istiğfar ve zikre devam et. İstiğfar, hemen günahın ardından gelirse onu mahveder ve olmamışa çevirir. İbâdet ve ihsandan sonra olursa nur üstüne nur, sevince ek sevinç olur.
Kalbin şükrü, nimetleri verenin Allah olduğuna inanmak; dilin şükrü, Allah'ın verdiği nimetlere hamdetmek; bedenin şükrü, Allah'ın rızasına uygun yaşamak, ibadet etmek, emirlerine uyup yasaklarından sakınmaktır.
Osman b. Maz'ün büyük bir rahipti... Kilise rahiplerin den değil...
Hayat rahibiydi, yani hayattan elini ayağını çek miş bir insandı...
Onun için tek bir hayat kaynağı vardı, o da İçerisinde ibadet ettiği mescidiydi...
Dünya hayatının fâni zevkleri ve bitmez tükenmez meşgaleleri müslümanı aldatmamalı. Şairin;
"Rahat ister nefs, mihnetdir ibadet ser te ser
Terk-i rahât rağbet-i mihnet kılan mümtaz olur," dediği gibi insan tabiatı rahatlığa meyyaldir; ibadetler ise hep meşakkatli, zahmetli bir yapıya sahiptir ama imanı için çalışan, çile çeken, meşakkatlere göğüs geren, zorlukların üstüne yürüyen kimseler dünyada ve ahirette makbul olurlar.
Evet Cenab-ı Hak senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibadete muhtaçsın, manen hastasın. İbadet ise, manevî yaralarına tiryaklar hükmünde olduğunu çok risalelerde isbat etmişiz.
Hakiki müslümanlar Allah'ın (cc.) varlığını, birliğini bilir; ancak O'na itaat ve ibadet eder; sadece ve sadece O'ndan yardım dilerler; kula kul olmaz; canileri putlaştırmaz, batılı önler, zulmün karşısında durur, hakkı tutar; iyilik ve güzelliğe yönelirler.
Hz. Peygamber muhabbeti ise ancak ibâdet hâli içinde doğabilir. İbâdetle oluşan bir hâl ve bu hâlin şekillendirdiği nûrlu bir muhabbet!
.
"Öyle bir nûrsun ki gölgen bile yere düşmez Yâ Resûlullah!"