soğuktan eliniz ayağınız uyuşmuş bir halde eve geldiniz ve hemen sobanın yanına sokuldunuz.
ısınmak için sobanın yanına sokulduğunuz andan itibaren, her geçen dakika sobadan biraz daha uzaklaşır ve en sonunda odanın, sobaya en uzak köşesine oturursunuz.
ilk dakikada sizi rahatlatan, huzur veren ateş; yavaş yavaş canınızı sıkmaya başlamıştır. önce üstünüzdeki kazağı çıkarır, daha sonra evdekilerin bütün itirazına rağmen, pencereyi hafifçe aralamaya kalkarsın.
aşk da böyledir işte.
A benim
Oğulotu bitmeyen topraklarda
Şaşırıp kalan kalbim
Senin Türkçen yok mu, anlatıyorum işte
Bir kuş musun ki ürkmek için bahane
Arayıp duruyorsun.