Ve seni düşünürüm,
Karanlık, hırslı...
Seni, cihanların aziz meyvası.
İlan-ı aşk makamında bir mısra,
Yeşerip, kımıldar içimde,
Düşer aklıma gözlerin...
- Bu davul zurna sana çalınıyor. Sen Arap'ın övünmesine bakma... Ruşen'le Çeşmifelek bu evin eski metalarıdır, periler artık onlarla ilan-ı aşk ede ede usandı.
- Hanımefendiciğim, beni korkutuyorsunuz. Ben erkeğin insanından bile hoşlanıp kocamla geçinemedim. Şimdi periye nasıl varacağım?..
''Ben hepsini düşünürüm,
Yirmidört saat
Ve seni düşünürüm
Karanlık,hırslı...
Seni,cihanların aziz meyvası.
İlan-ı aşk makamından bir mısra,
Yeşerip,kımıldar içimde,
Düşer aklıma gözlerin...''
Ben hepsini düşünürüm,
Yirmidört saat
Ve seni düşünürüm,
Karanlık, hırslı...
Seni, cihanların aziz meyvası.
İlân-ı aşk makamından bir mısra,
Yeşerip, kımıldar içimde,
Düşer aklıma gözlerin...
Kendisine ilan-ı aşk edenin hangimiz olduğunu bilmiyor, ama sanki umursamıyor da artık bunu; hangi kaptan içtiği de önemli değil, önemli olan sarhoş olmak.
Hasret çeken iki beden birbirine temas etti. Hiçbir şekilde mukayesesi mümkün olmayan baygın bir ses, iki ruhun vuslatını ilan ediyordu. Hayat, aşk ve ümit bu öpücükte toplanmıştı.