Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ilayda Karabulut

Ilayda Karabulut
@ilaydaq
Allah için ben insan değildim Ellerin olmasa okşamasaydın beni Kim diye bakardın bu kara bulut Cehennemin ucundan gölgesi
"Düşlerin devlet kontrolü altında bulun­duğu bir durumda, gerçeklik kendini bir düş sanmaktadır:"
Sayfa 127 - Françoise-Regis BastideKitabı okudu
Reklam
Hangi kelimeleri seçtiğimiz, nasıl bir insan olduğumuzun en açık göstergelerindendir. Dil ile kişilik arasındaki bağ kısa ve yoğundur. Ve kelimelerle sorunu olmayan insan, pek de ya­şıyor sayılmaz. Kelimelerle sorunu olmayan insan, kelimeler tarafından belirleniyor demektir biraz da.
Sayfa 127Kitabı okudu
"İnsan, içinde bir yabancıyı barındırır; yazmak, işte o yabancıya ulaşmaktır. Budur ya da hiçbir şey değildir."
Sayfa 119 - Marguerite DurasKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sanat eseri kendisi dışında hiçbir şeyi ifade etmez, sa­nat eseri yalnızca kendi kendisinin ifadesidir ve onu sanat yapan da budur. Sanatın, kişinin kendisini en güzel şekilde ifade etmesi olduğu yanılgısı en az, romanı ve öyküyü onun hikayesinden ibaret zanneden anlayış kadar sığ, edebiyat görgüsünden uzaktır.
Sayfa 115Kitabı okudu
İdeal birey, hâlâ bir parçası olduğu topluma rağmen kendi tek, özel, kıyaslanamaz benli­ğini muhafaza eden bireydir. Hem Jung hem de Tillich'e göre, insan kendi kendisine yaklaşırken evrenden uzaklaşmak ye­rine ona yaklaşmakta, hatta onunla birleşmektedir. Jung'un "bireyleşme" kavramı da bireylerden oluşan toplumda bir birey olmayı ifade eder. Jung'a göre bireyleşme "kişiyi dün­ yanın dışına atmaz, fakat dünyayı kişinin kendisinde toplar:² Aynı, "bütün"ü kendi "özel"liği üzerinden arayan sanat eseri gibi.
Sayfa 106 - 2. Jung, CW 8, par.432Kitabı okudu
Reklam
"Bütüne ait bir parça, ait olduğu bütün ile aynı değildir. Buna rağmen bütün, şu an olduğu şeyi ancak o parça ile birlik­te olabilir. Beden ile bedenin bacakları arasındaki ilişki bu durumun en açık örneği. Benlik, dünyanın bir parçasıdır; ama benlik dünyaya aynı zamanda kendi dünyası olarak da sahiptir; yani benlik, aynı zamanda kendi dünyası olarak sa­hip olduğu dünyanın bir parçasıdır. Dünya, bu özgün benlik olmadan, şu an olduğu şey olamayacaktır."
Sayfa 104 - Paul Tillich, A.g.eKitabı okudu
Alışkan­lıkların etkisi o kadar fazladır ki, en güçlü olduğu yerde do­ğal cehaletimizin üstünü örtmekle kalmaz, kendisini gizler ve sadece en üst derecede bulunduğu için hiç olmuyormuş gibi görünür.
Metafizik gerçek anlamıyla bir bilim değildir ve anlama ye­tisi için tamamen erişilmez olan konulara giren insan kibri­nin beyhude çabalarından ya da kendini açık alanda savu­namadıkları için zayıflıklarını örtüp korumak adına bu sık çalılıklara sığınmış halk hurafelerinden doğar.
"İnsan, kendi özgün varlığının belirleyici farkını temellendirmek ve böylelikle tüm insanlıkla, en düşkün insanoğluyla bile olan akrabalığını keşfetmek zorundadır."
Sayfa 72 - Henry MillerKitabı okudu
Hayat Hiç Kimsenin Yazmasını İstemez
Hayat herkesin yatak­tan sabahları kalktığı, kravat ve takım elbise giydiği, dokuzda başlayıp beşte biten bir işe gittiği, akşam televizyon karşısın­da karpuz çekirdekleri ayıkladığı ve böyle mutlu olduğuna inandığı bir yaşam sürmesini ister.
Reklam
... oysa gece tam yarısıdır günün ve daha güçlüdür gündüzden ...
Sayfa 71
Yara­tıcı itilim, bilinç eşiği ile bilinçdışının ifade bulan biçimleri ve ko­nuşan sesi olduğu için, tam da bu doğasından ötürü ussallığa ve dış kontrole yönelmiş bir tehdittir. Dogmatikler bu yüzden sanat­çıların ipini kaçırmak istemezler. Kilise onu, kimi devirlerde ön­ceden vazedilmiş konulara ve yöntemlere koşabildi. Kapitalizm sanatçının ipini onu satın alarak tutmak niyetinde. Ve Sovyet ger­çekçiliği bunu toplumsal menetme ile yapmayı denedi. Sonuç, ya­ratıcı itilimin tamda doğasından ötürü, sanat için öldürücüdür. Sa­natçıyı kontrol etmek mümkün olsaydı –olduğuna inanmıyorum­– bu sanatın ölümü demek olurdu.
Sayfa 102Kitabı okudu
Şair ve onun söylediklerinin bazı Ruslar üzerinde çok ürkütücü bir etkisi var. Özellikle de, Çarcı olsun, Sovyet olsun, otoriteler üzerinde. Sanki şiir, dizginlenmesi, boyun eğdirilmesi ve hatta yok edilmesi ge­reken usdışı bir kuvvetmiş gibi.
Sayfa 100 - Yevgeni Yevtushenko, The Poetry of Yevgeny Yevtushenko, 1953-1 965, çev. George Reavey, New York, 1965, s. x-xi.Kitabı okudu
Herhangi bir tarih dönemi­nin psikolojik ve tinsel mizacını anlamak istiyorsanız, bunu o dö­nemin sanatının derinlerinde aramaktan daha iyisini yapamazsı­nız.
Ölüm Dansı
... De ki şu göz kamaştıran dansçılara: "Ey mağrurcuklar, pudra ve ruj sanatına rağmen, Hep ölüm kokuyorsunuz! Ey mis sürünmüş iskeletler, ...
Sayfa 165Kitabı okudu
157 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.