Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

F.

F.
@imzaKushim
“…olduğu yerde göçebe.”
Serbest Muhasebeci Mali müşavir
Lisans
İstanbul
İstanbul, 23 Ekim 1992
130 okur puanı
Ağustos 2018 tarihinde katıldı
İçimizde hendekler var. Kendimize varmayalım diye kendimizce kazılan.
Reklam
“…kitapların sessizliğini paylaşmayı seviyordum.”
“Sürekli bir anlam ararsan, gerçekleşmekte olan her şeyi ıskalayacaksın” der Tarkovski. Goethe onu şöyle destekler: “Çok fazla derin düşünen bir insan, hayatın neşesini kaçırır”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yeni yaş, bir tane daha yedim yedikçe öğrendim. merhaba 29 🧡 sana bir sürü çiçek böcek, sana bir sürü şiir biriktirdim, hoş geldin. ilk beyazım, kaz ayaklarım ve göz altlarım, çok memnun oldum tanıştığımıza. yeniden hoş geldin herkesin yalnız kendinden sorumlu olduğu bilinci, rica ediyorum daha uzun kal bu defa. hediye ettiğin umursamazlığa da ayrıca sevindim, eminim çok yakışacak kaygılarıma. ve elbette en çok seni sevdim yirmi dokuz yaş cüreti. sizi de unutmadım üzerinde kocaman kocaman “onarıcı” yazan kişisel bakım ürünleri, çabanızı severim 😅 birlikte geçireceğimiz günler için şimdiden çok heyecanlıyım. hoş geldin, çok bekledim seni neyse, bir yaş daha aldım sadece yaa dünkü ben bugünkü ben aynı sonuçta.
Nietzsche, “Hangi cinayet kıyaslanabilir sizin bana yaptıklarınızla? Tüm cinayetlerden daha kötüsünü yaptınız bana Gençliğimin hayallerini öldürdünüz!” diyor. Dostoyevski ekliyor: “Hiç insan öldürmediği halde bir katilden daha cani insanlar gördüm. Umudumuzu öldürenleri gördüm!”
Reklam
“Güzel kızım, artık yanında olsalar neye yarar? Sen tek başına dağlar devirdin..”
Bence bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler,çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz..
“Umarım dilinizi konuşan birini bulursunuz, ve bu yüzden ruhunuzu tercüme etmek için bir ömür harcamak zorunda kalmazsınız.”
Zamanla anlıyorsunuz: insanların kavgaları sizinle değil. Gerçekleşmemiş kişilikleri, sevilmemiş çocuklukları, başarılarla gizlemeye çalıştıkları özdeğersizlikleri ile. Kötü tavrı kişisel almayın; siz, bu savaşın sadece nesnesisiniz. Bazen gerçekten tek sorun, öznenin kendisinde.
Dünyanın neresinde olursa olsun bir bebek yürümeyi öğrenene dek ortalama 200 kez düşer. Her başarısız olduğunuzda kendinize 200 oldu mu diye sorun. Sorun ki, vazgeçmeyin mücadeleden.
Reklam
Söyleyeceğimiz çok şey var aslında ama üşeniyoruz ve çok sıkıldık. Önceleri müthiş bir hevesle acılarımızı paylaşacak insan ararken etrafımızda, şimdi kimseler soru sormasın istiyoruz. Sorduklarında ise yakınlık derecesine göre hayat ya da siktir et diye cevap verip susuyoruz. Söyleyecek şeyimiz olmadığından değil, söyleyecek çok şeyimiz var aslında ama bugüne kadar anlattıklarımız hiçbir işe yaramadığından konuşmak istemiyoruz.
Oğuz Atay; "Vazgeçiyorum. Bütün insanlığın önünde eğilerek özür diliyorum: beni yanlışlıkla çıkardılar sahneye." diyerek anlatmıştı, tutunamadığını hiçbir dala. Yanlışlıkla çıktığımız o sahneden, bir gün inmek için değil mi zaten bu amansız mücadele, bu netameli yorgunluk.
“İnsanlarda, bilgisayarlardaki yeniden başlatma düğmesinin olmaması ne kötü.”
“Başkalarına ‘evet’ derken, kendinize ‘hayır’ demediğinizden emin olun.” diyor Paulo Coelho. Kendimize hayır diye diye öldük belki de.
İşe, güce, ona, buna geç kalmayayım derken, en önemli şeye, kendimize geç kalanlarız biz. Hayallerimize ve gerçek arzularımıza. İstediklerimizi mi yaşıyoruz, yoksa yaşamak zorunda kaldıklarımızı mı ister görünüyoruz?
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.