bütün bu lanetler, hayaletler, öcüler, ölüm haberciler, ifritler ve onlarla ilgili her şey, yalnızca çocukları çığlık çığlığa bağırtmak için uydurulmuş şeyler.
keşke bir icat olsaydı da anıları bir parfüm gibi bir şişeye doldurabilseydik. anılar o şişede hiç solmasaydı, hiç bayatlamasaydı. sonra, canımız istediğinde şişenin mantarını çıkarıp o ânı yeniden yaşayabilseydik.
hayal gücünün yarattığı zavallı hevesler; ne sert, ne acı verici. pişmanlığın ve ıstırabın düşmanları. kendimizi mahkûm ettiğimiz bu sürgünün yükünü hafifleten şeyler.
mutluluk, ödüllendirilmesi gereken bir servet değil, soylu bir fikir, bir ruh halidir. bunalımlı zamanlarımız elbette vardır ama saatlerle hesaplanmayan, sonsuzluğa akan başka zamanlarımız da olur.
hepimizin kendine ait bir şeytanı vardır, bizi oradan oraya sürükler, bize işkenceler eder; nihayetinde hepimiz kendi mücadelemizi vermek zorundayızdır.
insanların çektikleri acılardan daha güçlü ve arınarak çıktıklarında dair bir teori olduğuna, bu dünyada ya da başka herhangi bir dünyada ilerleyebilmek için sırtımıza ateşten gömlek geçirmek zorunda olduğumuza inanıyorum.