Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hanedan âzâsının, damatlar da dahil olmak üzere erkek-kadın bü­tün mensuplarının en çok on gün zarfında memleketi terk etmeleri ge­rekiyordu.
Sayfa 164Kitabı okudu
Aristo ya göre beyinleri olmamasina ragmen bu hayvanlarin hepsinin kalpleri oldukça belirgindi. Ayrica inceledigi tüm canlilarda gözle görülen bir kalp yapisi muhakkak bulunmaktaydi.
Reklam
Oncelikle Aristo'nun, yasadigi dönem için çok iyi bir gözlemci oldugunu belirtelim. Özellikle solucan, böcek gibi küçük hayvanlarda yaptigi gözlemler çok ilginç bir sonuçla karsilasmasina neden olmustu. Zira inceledigi hayvanlarin hiçbirinde belirgin bir beyin yapısı yoktu. Eger beyin, aklin ve ruhun bulunduğu merkezi bir yapi ise bu canlilarda da muhakkak olmalıydı. Çünkü bu canlılar hareket edebiliyor, besleniyor ve çoğalabiliyorlardı. Eğer bu canlilarda beyin yoksa o zaman aklin ve ruhun bulundugu yer baska bir organ olmalıydı. Aslına bakarsaniz Aristo'nun bakis açisi oldukça mantıklı gözükmektedir. O nedenle burada hemen araya girerek bir konuya açiklik getirelim. Solucan ve böcek gibi insana göre daha ilkel olan canhlarda bildigimiz anlamda bir beyin olmasa da gangliyon adini verdigimiz yapilar bulunmaktadir. Bu yapilar bir bakıma beyin görevi görüp canlının sinir sistemini idare ettirerek hareket etme ve beslenme gibi birçok olay kontrol edebilirler.
Hipokrat' a göre duyular beyinde yer almaktaydi. Hatta kendisine göre akil ve zekâ gibi kavramlar da burada bulunmaktaydi. Bu görüş, dönemi için gerçekten de çok yerinde ve harika bir tespitti. Ama ayni dönemin bir başka ünlü Yunan filozofu Aristo (MÖ 384-322), yeni gelişmeye başlayan "aklın beyinde olduğu" fikrini reddetmisti. Aristo, Mısırlılar gibi aklın kalpte olduguna inaniyordu.
Tarihsel sürece bakacak olursak insan beyni ile ilgili önemli keşiflerin , özellikle savaş alanlarinda gerçeklesen kafa yaralanmalari ve ölümler sonucu ortaya çıktığı söyleyebiliriz. Savaş alanlarında çogunlukla erkekler bulundugundan, beyin ile ilgili toplanan bilgilerin büyük bir kismi erkeklere aitti.
Gezegenlerin hemen hepsi kendi eksenleri etraflarinda dónmelerini pozitif yönde yaparken bilin bakalim hangi gezegen diğerlerini ters yönde dönmektedir? Evet, tam da tahmin ettiginiz gibi tipik bir Venüs davranisi. Venüs gezegeni ilginç bir sekilde kendi etrafinda dönüşünü diger gezegenlerin tam zıttı bir biçimde yapmaktadir.
Reklam
Kadın ruhunu anlamayan erkek tüm çiçekleri alsa yinede o kadını mutlu edemez ✨
“……kadın ölür, erkek on yıl hapse mahkum olur; adamın hücresine beyaz bir hap, zehir getirirler; ama adam intihar düşüncesini hemen kafasından kovar, çünkü sevdiği kadının yaşamını uzatmanın tek yolu onu anımsamaktır.” “…O yok olduğu zaman, anıların yarısı da birlikte yok oldu ve ben yok olacak olursan, anıların tümü de yok olacak. Evet, diye düşündü, acı ile hiçlik arasında, ben, acıyı seçiyorum.”
Sayfa 271Kitabı okudu
Denge.
Erkek kendi zayıflığını, muhtaçlığını ve incinebilirliğini paylaşmaktan kaçındıkça, kadın bu duyguları kendi payına düşenden daha çok yaşayıp ifade eder. Kadın kendi yeterliliğini ve gücünü göstermekten kaçındıkça, erkek kendini olduğundan daha büyük görmeye başlar. Ve yetersiz yüklenen taraf daha iyi görünmeye başlarsa, aşırı yüklenen taraf da daha kötü görünmeye başlar.
Erkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki:
Reklam
376 syf.
6/10 puan verdi
Orta Şekerli
Yüce Zeus sen historical romance bataklığına düşenin yar ve yardımcısı ol... Çünkü bu türün ne ardı arkası kesiliyor ne de tadı bitiyor. Elizabeth Hoyt sevdiğim His-Rom yazarlarından biridir. Kalemini Teresa Medeiros'a benzetiyorum açıkçası ancak Teresa'nın karakterleri daha mizahşör oluyor gibi. Her neyse serimizin ilk kitabinda Spinner's Falls çıkmazından sağ kurtulan birkaç askerden biri olan Samuel Hartley'i okumuştuk. Bu ikinci kitapta ise her şeye tanıklık eden Lord Vale'i okuyoruz. Kitabın konusundan zaten çokça bahsedilmiş ben ne hissettiğimden bahsetmek istiyorum; soğukluk. Evet arkadaşlar...kitap boyunca kurguya ve karakterlere ısınamadım. Bir historical romance kitabıydı ancak buz gibiydi. Sıcaklık veya romantizm çok hissedemedim. Kadın karakter Melisande kitabın başında ne kadar soğuk bir kişilikse sonda da öyleydi. Hicbir değişim gelişim gösteremedi. Erkek karakter Lord Vale ise eh işte kısmen değişti. Melisande'ye yüreğini ve geçmişini açtığı anlar güzeldi. Ayrıca her bölümün başlangıcında bir hikayenin kısa kısa bölümlerini okumak çok hoş bir detaydı. Gizem unsuru olan konu ise baya arka plandaydı zaten cok da anlamlı ilerleyemedi. Üçüncü kitapta nasıl olur bilmiyorum. Açıkçası sıkılarak okudum. Tamam çift aniden bir izdivaç gerçekleştirdi ve yavaş yavaş birbirlerine alışacaklar vs ama en azından bir mizah veya duygusallık katılsaydı. Nasıl desem odunsu bir tat vardı efenim anlatabiliyo muyum:D Neyse okumak isteyenlere ancak böyle tarif edebilirdim iyi okumalar.
Bana Aşkını Söyle
Bana Aşkını SöyleElizabeth Hoyt · Pegasus Yayınları · 2012328 okunma
Bir evlilikte salt kadın erkek ilişkisi baskınsa evliliğinizi siz değil, sosyal kurallar ve beklentiler yönetir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.