Şeyma

Yaşam enerjim sıvı olsaydı, peşimde kırmızı bir iz bırakırdım diye düşündü. Bu kullanışlı olurdu, dönüş yolunu bulmak için onu takip etmem yeterli olurdu.
Reklam
Ölüm ve gerçek hakkında sık sık düşünürüm. Kanıt hakkında da. Kanıt, gerçekten daha önemli. Kanıt her şey. Hukuka ve kanıta inanıyorum çünkü gerçekten düşününce, önemli olan tek şey kanıtlardır.
İçgüdülerini görmezden geleceksen, içgüdü ne işe yarar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Bizi olduğumuz kişi yapan dünya,” dedi adam. “Dünya bizi daha iyi biri veya daha kötü biri haline getiriyor.” “Hayır,” dedi Dana. “Dünya beni bir kurban yapmayı seçti. Ben dünyanın beni dönüştürdüğü kişi olmayacağım. Başıma gelenleri kabullenip oturmayacağım. Ben kendi tercih ettiğim kişi olacağım. Sen de öyle. Hayat bizi kırmayı deneyebilir. Ancak bunu kabullenip kırık kalmak zorunda değiliz. Ayrıca birbirimize yardım ediyorsak, bunu hayırsever olduğumuz için yapmıyoruz. Bu insanlık. Bu dostluk.”
Bulutlar, güneşi gömmeye giden bir cenaze alayı gibi, gökyüzünde usulca ilerliyordu...
Reklam
Sahip olmadığın bir şeyin yasını tutmanın mümkün olduğunu asla anlayamıyordu.
Bakışlar öldürebilseydi oracıkta ölebilirdim.
Ama aslında dilinde değilse bile yüreğinde sahici bir romantik. Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz değil mi?
Bana göre hepimiz kendimize göre farklı şekillerde deliyiz.
Reklam
Kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğimiz bir anın tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlaşmasıyla tutunurlar insana. Oysa orada kalmaya devam ettikleri sürece onları birbirlerine yamadığımızı zannederiz. Üstlerinde gün, ay ve yıl yazan sayısız kitap gördüm ben; gizli bir takvimi oluşturur her biri. Başkaları ise ödünç vermeden önce adlarını yazarlar ilk sayfaya, teslim edecekleri kişiyi defterlerine kaydedip bir de tarih atarlar yanına. Tıpkı kütüphanedekiler gibi damgalı kitaplar gördüm, yahut içlerine sahiplerinin kartları yerleştirilmiş olanlar. Kimse bir kitap kaybetmek istemez. Bir daha okumayacak olsak da başlığında eski, belki de kaybolmuş bir duyguyu taşıyan bir kitabı kaybetmektense bir yüzük, saat veya şemsiye kaybetmeyi yeğleriz.
Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak ona sahip olmaktan daha zordur.
Sadece çok uzak bir gelecekte bana faydası olacak kitapları, genel okuma çizgimin dışında kalanları ve bir kez okuyup da bir daha yıllar boyu, belki de hiçbir zaman kapağını bile açmayacaklarımı neden evde tuttuğumu defalarca sordum kendime. Fakat, örneğin, nasıl olur da çocukluğumun birkaç tuğlasını yerinden sökmeden Vahşetin Çağrısından, kurtulurum? Yahut gençliğime damgasını vuran Zorba'dan, 25. Saat'ten ve kendimize bahşettiğimiz o kutsal sadakat ile en üst raflara yıllar önce, bütün halinde fakat sessiz sedasız, hediye edilmiş diğerlerinden?
"Oyun bittiğine göre, bir dilencidir kral şimdi: Yaşanan yaşanmış, bulmuştur herkes hakettiğini..."
Yalan atmanın zor olduğunu kim söylemişse çok yanılmış. Yalan söylemek kolaydı. Yalan dışarıda kalmış tereyağını bölen sıcak bir bıçaktı. Yalan, karşındaki insanı her şeyin yolunda gittiğine ikna etmek üzere tasarlanmış tatlı bir cümlede örülmüş kelimelerdi. Gerçeği söylemekse, imkânsızdı.
40 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.