İlk Çağ'dan Yakın Çağ'a uzanan bir isimsizin hikayesi... Yazar, okuyucuyu zamanın Ay'ın evreleri ile tutulduğu asırlar öncesine davet ediyor. Sözde modern toplumumuzun çağlar boyunca çözülmemiş sorunlarına ilk çağlardan ışık tutarak derinlemesine bir perspektif sunuyor.
Gelelim hikayeye... Ana karakterin anlatıcı konuma büründüğü kitap, bir mağara adamının kendini bulma hikayesini anlatıyor. Fiziksel olarak üstünlüğü sayesinde kabilede değer gören abisiyle mağara bölmesini paylaşan kahraman, abisinin dişisini bulmasıyla mağarayı terk etmek zorunda kalır. Adak denilen yerde tüm kışı bir başına geçirdikten sonra, kalbinin sesi ona yeni bir dünyanın kapılarını aralar. Neandertal ve Homo sapiensleri, ilkel ve uygarlar olarak okuduğumuz hikayede, bu türlerin özellikleri kurgusal çağrışımlarla düşünüldüğünde, okuyucuya daha keyifli bir okuma deneyimi sunacaktır.
Yazar, hangi çağda olursak olalım, gerçeği arayan ve farklı düşünenlerin dışlanması, cahilliğin her zaman yıkıma sebep olabileceği gibi birçok önemli mesajı okuyucuya iletiyor.
Son olarak tüm Plüton'lara selam olsun!