Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kalmia

Nihayetinde, kendim ve sevdiklerim için endişe ve korku duyar, yaşamını kaybeden pek çok kişi içinse merhamet dilenirken; uyum sağlayamama hissi, öfke ve yalnızlık boğazımı sıkarken kitaplarımdan oluşan mağaramın içine kapanmış bir hâlde düşünüyordum. Karanlıktan çıkılabileceğini, ölümün daima galip gelemeyeceğini, Cennet'in yitip gitmediğini, şiirin, yani bu âşık, küstah, baştan çıkarıcı genç kızın yaşamlarımızın mutlak cehenneminden bir aralığa, belirsiz bir altından ışığa bakmamıza izin vereceğini düşünüyordum. Merhametin için teşekkür ederim Dante. Yirmi birinci yüzyılda, ruhun Kâinatın Efendisi'nin huzuruna vardıktan yedi yüz yıl sonra seni hâlâ okuyoruz, insan türü var oldukça da okunmaya devam edeceksin. Ve sen ruhlarla konuşmaya, karanlıktan aydınlığa giden çetin yolculukta, sevmede, sevme eyleminde, rüzgâr ve güneşin bile sahip olamadığı güçteki bir enerji biçiminde her şeyin çözüme kavuştuğunu göstermeye devam edeceksin.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Zavallı, yarım ve gölge. Gece vakti bile. Bizlerin yaşamı da çoğu zaman böyle değil midir? Her şeyi döndüren aşktır hâlâ...
Sayfa 156Kitabı okudu
artık isteğimi, istencimi dengeli bir çark gibi döndürüyordu, güneşi ve yıldızları döndüren sevgi.
Sayfa 154Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mutlu günleri anmak acılı günlerde, inan ki acıların en büyüğü
Sayfa 147Kitabı okudu
Dante'nin yaşamında Beatrice sonsuza dek var olmuştur. Dante ise Beatrice için belki çok kısa bir süre var olmuş, belki de hiç var olmamıştır.
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
Dante'nin gölgesi benimle azarlarcasına konuşurken, bana hayatta aşka nasıl yer verileceğini ve karanlıkta pes etmemeyi öğretiyordu: Âşık olarak ve önünü ya da ardını düşünmeksizin aşk âlemine girerek.
Sayfa 124Kitabı okudu
Italo Calvino'nun yazdığı gibi: "Bu cehennemde seçebileceğimiz iki yol var: İlki, cehennemi kabullenmek ve onun bir parçası olmak. Diğeri ve daha zahmetli olanı ise cehennemin ortasında oraya ait olmayan kimin ve neyin olduğunu arayıp tanımayı bilmek, onu ya da onları yaşatmak, yer vermek."
Sayfa 123Kitabı okudu
Cennet, bilinmeyen ağızlarda gizemli bir şekilde çiçeklenen öpücüklerdi. Yolculuk ise erişilmez olsa da kendimi ve aradığım gerçeği keşfetmeye doğru yapılan aylaklık ve bir kutsal gezintiydi. Yaşlı, müstehcen, sevimli bir Amerikalı yazarın bir sayfasında böyle cüretkâr kanıtlarla formüle edilmiş bu gerçeğe rastladığımdaki sevinç kahkahalarımı hâlâ hatırlıyorum: "Çocuklar, iyi bir haberim var: Tanrı aşktır." Ben de bu güzel haberi kararan, zehirlenen, kutsal olan her şeyin sonuna ve insanlıktan çıkmaya doğru yola koyulan bir dünyaya götürmek istiyorum. Bedeli günübirlik cehennemden başka bir şey olmaz nasılsa... Adaletsizlik ve baskı, yolsuzluk ve şiddet rüzgârının daha güçlü estiği, insanlık tarihinde ilk defa ekonomik gücün, "lanetli çiçeğin" her şeyin en büyük değeri ve ölçütü olarak belirlendiği hasta bir toplumun cehennemi. Ormanların yandığı, denizin plastikle dolduğu, havanın kirlendiği, gün ışığının bulanıklaştığı, arıların kaybolduğu yer cehennemdir. Bir günden ötekine etrafında karanlık ve ölümcül bir tehlike dolaşırken evinin duvarları arasına gizlenmen ve orada kalman gerekir, o hâlde arkadaşlarınla ancak bir ekran, gölgeler arasında bir gölge, hologramlar arasında bir hologram aracılığıyla iletişim kurabilirsin. Her şey ıssız ve yalnız. Mezarlıkların ve kiliselerin bile kapıları kilitli. Kimse kimseyle el sıkışamaz ve son bir vedayı dahi kabul edemez.
Sayfa 123Kitabı okudu
Şunu söylemek istedim: "Biz her zaman seviyoruz, biz aşkın sadıklarıyız, kaybetme pahasına bile seviyoruz."
Sayfa 102Kitabı okudu
Sevileni sevmeye zorlayan sevda, öyle güzellikler tattırdı ki bana, gördüğün gibi, eli hâlâ yakamda.
Reklam
İnsanoğlu, görünen dünyanın hükümdarı, şimdi kendisini çevreleyen havadan, görünmezden, son derece küçük olandan, hiçbir şey yapamayacağı tehlikelerden korunmak zorundadır. İçeriye kapatabilir kendisini, bunun gibi odalarda güvende kalabilir, hayaletimsi sönük bir ışık yayan, boyut olarak birbirinden farklı, çok sayıda ekrandan oluşan bir labirentte yaşarken benden çok daha "hayalet" olabilir. Zira kendisini ekranlara hapseden biri artık güneşi ve rüzgârı, dalgaları ve yıldızları bilmez. Hakikatsiz, özsüz görüntüler arasında yaşar. Ona sahip olduğunu düşünmesine, ona iyi bakmasına ve onu elinden geldiğince giydirmesine rağmen artık bir bedene sahip değildir. Kafatası ayan beyan seçilse de artık kendisine ait bir beyni yoktur; duyguları ve anıları da.
İnsanoğlu yaratılışa boyun eğdirdi, cennetin yollarında yürüyor, görüntüleri ve sesleri inanılmaz mesafelere ulaştırıyor, nehirleri dizginledi, küçülttü ve yok etti, ormanları yaktı. Fakat ne için yaptı bütün bunları? Artık hiç kokusu olmayan bir havayı solumak için, öyle ki artık polenden çok zehir içeriyor. Deli koyunlar arasındaki deli koyun, kendi gözleriyle hiçbir şey görmeden ve kendi hafızasında hiçbir şey tutamadan seyahat etmek için. Gittikçe daha çok, daha kederli ve çabucak çökecek evler inşa etmek için. Gizlenmiş, bir ölüm dansı için maskelenmiş yüzüyle, meydanları tenhalaştıran, var olanı var olmaktan ayıran, görünmez bir şeyin tehdidi altında yaşamak zorunda kalmak için yaptı.
Aşk kimsenin yüzüne bakmaz, kendisini oluşturan ve sıkan hariç hiçbir bağ onun için kutsal değildir.
Hiçbir şey gençliğe dostluk kadar ait değildir. Duygu ölçeğinde arkadaşlık, aşktan daha aşağıdadır. Ancak ilk gençlik yıllarında daha fazladır. Bedene eziyet etmez, saplantılı hâle gelmez, geceleri endişelerle doldurmaz, kölesi yapmaz. Aksine, suç ortağı yapar. Daimi paylaşma arzusu, fikirler, tutkular ve gelecek için umutlardır.
Sevdiğini güldürmek istemeyen âşık değildir. Aşk aynı zamanda bir soytarıdır. Elbette biliyorsun bunu. Arada bir kendisini efendi gösteren kıyafetlerini çıkarır ve başka bir kılıkta görünmeyi sever; yolcu, gezgin, ayyaş ve hatta kimi zaman dinleyeni gülmekten öldüren bir deli.
97 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.