Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sema Kandemir

Sema Kandemir
@kandamrr
geh sefa buldu gönül ayinesi gehi keder böyledir hal-i cihan, böyle gelir böyle gider
Ytü
45 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
Elbiselerini, saçlarını, derisini parça parça yolup aldılar üstünden, pençelerini, dişlerini etine geçirdiler, çakallar gibi üstüne saldırdılar.
Reklam
Meydanın ortasında, apaydınlık gün ışığı altında saf köylüler âlemin taşkınlığı içinde üstlerinden fırlatıp attıkları elbiselerini, iffetli kadınlar kocalarını, çocuklarını arıyor, insanlar dehşete düşmüş bir halde, hiç tanımadan sarmaş dolaş oldukları insanlardan çözülüyor, tanıdıklar, komşular, akrabalar, eşler herkesin ortasında, rezil mi rezil bir çıplaklık içinde karşı karşıya geliveriyordu.
Her zaman özlediği şey, insanların kendisini sevmesi yani, ulaştığı anda dayanılmaz bir şey olup çıkmıştı, çünkü o kendisi sevmiyordu insanları, onlardan nefret ediyordu. Birdenbire doyumu hiçbir zaman sevgide değil, nefrette bulmuş olduğunu anladı, nefrette ve kendinden nefret edilmesinde.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Oysa insanın aklını kullanabilmesi için en başta iç güvenine, huzura ihtiyacı vardı.
…akıntının geldiği yöne bakardı. O zaman birkaç saniyeliğine, yaşamının gidişinin tersine döndüğü, işlerinin geliştiği, ailesinin büyüdüğü, kadınların ona koştuğu ve benliğinin eriyip gitmek yerine habire güçlendiği düşlerine dalardı.
Reklam
…bir bozulma yüzyılı, felsefi, politik ve dini bakımdan, insanlığın kendi eliyle yaratıp günün birinde kendi batacağı bir bataklık
…kendi berbat huzursuzluklarını, kendi doyumsuzluklarından duydukları tadı, dünyada hiçbir nimetle yetinemeyişlerinin verdiği zevki, kısacası, kafalarındaki uçsuz bucaksız kargaşayı bütün topluma yaymayı gerçekten başardılar!
"İnsanın felaketi, sessizce odasında, ait olduğu yer olan odasında oturmak istememesinden gelir," der Pascal.
…bu koku anlaşılmazsa bütün öbür kokuların hiçbir anlamı olmayacağı ve kendisinin, Grenouille' un, bu kokuyu ele geçirmeyi başaramazsa boşuna yaşamış olacağı duygusu uyanıyordu içinde. Onu elde etmeliydi, sırf sahibi olmak için değil, yüreğinin dinginliği aşkına.
Ama bu nesne ona hiçbir zaman, adını söyleme yorgunluğuna katlanacak kadar ilginç gelmemişti.
Reklam
Ama inatçı, dik kafalı, iğrenç kene, yapışır ağaca, yaşar ve bekler. Bekler ki, o en olmayacak rastlantı, kanı bir hayvan biçiminde doğruca ağacın altına sürüsün. İşte ancak o zaman bırakır çekingenliğini, düşer, geçirir tırnaklarını, ısırır, burgu gibi dalar yabancı ete... Böyle bir keneydi işte Grenouille çocuk.
…kocası gibi Hötel-Dieu'de gebermek yerine evinde ölebilme lüksünü görebilecek kadar parası bulunacaktı. Aslında adamın ölümünden hiç mi hiç etkilenmemişti. Ama birbirine yabancı yüzlerce insanın böyle gözler önünde hep birlikte ölmesi tüylerini ürpertiyordu.
‘’Bu memlekette keyfinizce eğlenmek istediniz mi konunuz komşunuz, bütün mahalle, bütün şehir itiraz eder, karşı çıkar... Açık, mertçe eğlenceye tahammül edemezler. Fakat gizli ahlaksızlık içimizi kemirir durur.’’
İstanbul’un en hususi, hatta en mahalli ve alaturka taraflarını güzel bir iksir gibi bize yudum yudum bütün acılığıyla içiren üstadın ruhunda Batı’nın sessiz bir ateşi yanıyor.
175 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.