Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melisa Kantik

Melisa Kantik
@kantikmls
Paü
96 okur puanı
Nisan 2019 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
"Mutlu da olsa kederli de olsa hatıra dediğin şey hep acıtır."
Reklam
Toprağı karıştırmaya başladı. Sanki orada bir şey arıyor, eşeliyordu. Adam dedi ki: "A biçare, ne arıyorsun?" Mecnun bir ah edip cevap verdi: "Elbette Leyla'yı arıyorum." "İyi ama Leyla yerde ne gezer; öylesine berrak bir incinin yol toprağında ne işi var?" "Elbette o melek yaratılışlı yerde, toprakta olmaz, ama ben onu nerede olursa ararım. Belki bir an gelir, bir yerde buluveririm.
Sayfa 189
İnsanın giyinebileceği en iyi elbise güzel ahlaktır.
Sayfa 187

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tefekkür kalbin kandilidir; o giderse kalp için ışık yok demektir. Ariflerin kalpleri ve sırları, nurların doğduğu yerdir. Seni birisi hak ettiğin şekilde övdüğünde, sen de o hali sana veren Allah'ı övmeye başla ki ariflerden olasın. Her varlıkta Allah'ı gör, her varlığı Allah suretinde gör. Bir gülün kesretinde ve bir lalenin vahdetinde Allah ile ol.
Sayfa 184
Bir şeyi çok umut etmek, umuda köle olmaktır. Dikkat et, fakirliğin en büyüğü ahmaklık; zenginliğin en üstünü akıldır.
Sayfa 178
Reklam
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Okunacak hiçbir hikâye, hiçbir mesnevi, hiçbir şehir tarihi veya haltercümesi kitabı insanlara şu mezarlar kadar içli, onlar kadar sahici bir hikâye anlatamıyorlar. Bu taşlar hikâyenin ta kendisi gibi duruyor. Baksana, Şahin Ağam, kimisi yatık, kimisi yorgun, kimi kırılmış ve kimi diğerine yaslanmış, zamana direnmek istiyorlar.
Sayfa 137
Bak dışarıda yağmur var Görüyor musun Çabuk geçer bilirsin Kirpiklerin ıslak ağlıyor musun Hiç değişmemişsin
Akıl dediğin bir elmas paresidir; nerede olsa parıldar.
Sayfa 100
Keşke kitaplar her eve girse ve okunsa; keşke her evin alt katı okul olsa, matbaa olsa.
Sayfa 98
Reklam
Leyla'ya sordular: "Sen mi Kays'ı daha çok sevdin; yoksa o mu seni?" Kara gözlü, kara saçlı, kara benli Leyla iç geçirdi, üzüldü: "Dostlar, bu nasıl bir soru, bana böyle bir soruyu nasıl sorarsınız ki?!.. Elbette ben onu daha çok sevdim, onun beni sevdiğinden..." "İyi ama Leyla, o senin için deliye döndü, çöllere düştü, adı Mecnun'a çıktı ve kurtlarla, kuşlarla konuşur oldu..." "İşte bakın, o gitti, bana olan aşkını ona buna anlattı, ben ise aha şuracığımda, kalbimin içinde onun aşkını saklayıp durdum, hiç kimse ile ne paylaştım, ne kimseye dert yandım. Şimdi siz karar verin, o mu beni daha çok sevmiş, ben mi onu?!.."
Sayfa 87
Bakmaya doyamazdım Sen bakıp da görmezdin
"Bence deli delidir." "Bu bakış açısına göre de Hallac bir deli idi üstadım, öyle mi?" "Hayır, ama deliliğin de bir hastalık olduğunu inkâr edemeyiz." "Onu sıradan bir hastalık gibi gördüğümüz sürece ben buradaki zavallıları tedavi edemeyeceğimizi düşünüyorum. Bu sıradan bir hastalık olsaydı koğuşlarımızı dolduran gariplerin hepsi birer hastanede olurlardı. Oysa Devlet-i Aliye onlar için ayrıca bimarhaneler kurmuş. Bukrat, Eflatun-ı İlahi ve İbni Sina'dan itibaren eski hekim ve âlimler onları hiç hasta olarak görmemişler. Hele de aşk yüzünden bu hale gelenlere deli denilmesi, deliliğin bu türünün bir hastalık olarak görülmesi bence insafsızlık. Yani bunlara deli demek yanlış. Çünkü delilik aklın zıddı olan, aklın devre dışı kaldığı, aklın işlevini yürütemediği hallere denir. Her şey gibi deliliği de zıddı ile ölçebiliriz. O halde deli diye aklı olmayana denir. Delilerin aklı olmadığını bize kim söyleyebilir. Yahut kim Leyla'nın Mecnun'una akılsız biri diyebilir?"
Sayfa 40
Elbette gönül, akıldan ziyade önemlidir. İnsan aklının varabileceği en son nokta onun gönlünün içindedir zaten. Dünya, 'gönlünce bir hayat' sürmek isteyen insanlarla dolu. Çünkü gönül Rahmanidir, nefis gibi insanı yanlış yola götürmez. Bu yüzden dizginlerini gönlüne verip de menzil almaya çalışanlar hep doludizgin giderler ve nihayetinde aklın sınırlarından kurtulurlar.
Sayfa 39
Aslında akıl insana bahşedilmiş en muhteşem ama o derecede de yalın bir melekedir. İnsanlar aklın bizi yönlendirdiğini zanneder. Hakikatte ise aklı yönlendiren bir olumlu, bir de olumsuz müteharrik vardır: Gönül ve nefs. Aklımız gönlümüzün önüne düşünce insan kendi yaratılışına uygun şeyler üretir; nefsin önüne düşünce sapkınlık başlar. Bu dengeyi kurma noktasında insana irade gücü verilmiştir."
Sayfa 39
627 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.