Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selman Acar

Selman Acar
@katilcografyam
Bin yıl, bahar içre ömrünü sürsün, Seni doğuran ana.
İstanbul
Mardin
89 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Demek ki, o dönemde kendimi pek tanımıyormuşum, çünkü Albertine'in benim evimde yaşamasından aldığım haz, olumlu bir hazdan çok, çiçek açmış bir genç kızı, herkesin sırayla gelip onu koklayabileceği toplumdan koparmış olmanın, beni çok mutlu etmese de, başkalarını hiç mutlu edememesinin hazzıydı.
Reklam
Nasıl ki insanlar, deniz havasını soluyabilmek için Balbec Otelinde günde yüz frank karşılığı bir oda kiralarsa, ben de, Albertine'in soluğunu yanağımda, dudaklarımla araladığım ağzında, adeta canının dilime çarparak geçmesi gibi hissetmek için, bundan fazlasını harcamayı son derece doğal buluyordum.
O uyurken, sohbet ettiğimizde olduğu gibi ona cevap vermem gerekmezdi; hatta bazen yaptığım gibi, o konuşurken sussam bile, onun konuşmasını dinlerken yine de içine o kadar nüfuz edemezdim.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çelik pamuğa dönüşmüştür; bizim kırmaya çalışacağımız bir şey kalmamış, o, kendiliğinden yumuşamıştır. Kendiliğinden yumuşamıştır ama, belki bizim yüzümüzden yumuşamıştır; bizim Acımasızlığa hitaben söylediğimiz sevgi dolu sözler, onu, bir çıkar hesabı yapmamış olsa da, yumuşak olmaya sevk etmiştir belki.
Bizi bedbaht edebilecek konularda kandırmaya çalışır ve bunu başarır da, çünkü sıradan bir cümle, hiçbir şeyden haberdar olmayan birine, gizlediği yalanları ifşa etmez; onu diğer cümlelerden ayırmayız; korka korka söylenir, dikkatsizce dinlenir.
Reklam
Ama delikanlının kendisini küçümsediği hissine kapılmış, onu zor duruma düşürecek, utandıracak bir şey aramış, baştan aşağı bir roman uydurmuş, hayalinde defalarca ifade vermek üzere çağrılmış ve ifadelerin ayrıntılarını kendi kendine tekrarlaya tekrarlaya, sonunda belki kendisi de doğru olup olmadıklarını unutmuştu.
Albertine'in bizim evde kaldığını, hatta onunla evde görüştüğümü, herkesten saklıyordum, çünkü arkadaşlarımdan biri ona gönlünü kaptırır, dışarıda bekler veya koridorda, sofada karşılaştıklarında, Albertine onunla işaretleşir, randevu verebilir diye korkuyordum.
Darius'un oğlu Kserkses'in, gemilerini yutan denizi kamçılatmasından daha şiirsel bir şey olabilir mi?
Öyle görünüyor ki sizin dokunma duyunuzun hassasiyeti, koku alma duyunuzun gelişimini engellemiş
Siyasetçiler, belirli bir zamanda benimsedikleri bakış açısını diplomatlardan da çok unuturlar ve görüşlerindeki yüz seksen derecelik dönüşlerin bazıları, aşırı hırstan çok, hafıza yoksunluğundan kaynaklanır.
Reklam
Hep şaka yollu söz ettiğimiz şeyler, genellikle aksine, canımızı sıkan şeylerdir, ama sıkıntımızı belli etmek istemeyiz ve belki de ayrıca, bu konuda şaka yaptığımızı duyan kişi doğru olmadığını düşünür diye gizli bir umut da taşırız.
Kalbim, yarası kapandıkça kız arkadaşımın kalbinden kopuyordu; Albertine'i zihnimde hiç acı çekmeden hareket ettirebiliyor, kendimden uzaklaştırabiliyordum.
Hafızanın biriktirdiği hatıraları tekrar seyretmekten herkesin aldığı haz, çoğunlukla bazılarında, örneğin hastalarda daha yoğundur, çünkü bir yandan fiziksel acının zorbalığı, gidip doğada bu hatıralara benzer görüntüler aramaktan kendilerini meneder, bir yandan da, her gün tazelenen iyileşme umudu, pek yakında bunu yapabileceklerine dair kendilerine bir güven verir; dolayısıyla, sadece birer hatıra, birer görüntü olarak algılamadıkları bu suretleri tekrar görme arzusu, iştahı canlı kalır.
Selman Acar
@katilcografyam·Bir kitabı okumaya başladı
Mahpus
MahpusMarcel Proust
9/10 · 1.131 okunma
Aslında Balbec'i terk ederken, Gomorra'yı terk ettiğimi, Albertine'i de oradan kopardığımı sanmıştım; heyhat, Gomorra dünyanın dört bir yanma dağılmıştı!
386 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.