Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
N
N
@kedileryok
Gothic edebiyat, polisiye, gerilim, fantastik ve manga takip ediyorum.
44 okur puanı
Mart 2022 tarihinde katıldı
Korkunç bir biyografi. Dürüst bir itiraf kitabı. Kısaca ''honkaku şosetsu''
Satırların arasına gizlenmiş karanlık aura beni dehşete düşürdü ve kelimelerden ruhuma dokunan aşağılık kompleksi zaman zaman kendi kendimle rahatsız edici bir sohbet halindeymişim hissiyatı yarattı.
Bir adamın gözünden kaybolmuş bir varoluş çabası ve riyakarlık serüveni okuduk.
Kurtarılamaz bir ruh olmanın eziyetini zar zor taşımış olan dazai ölmekle belki de iyi etti.
Dazai, bungou stray dogs animesine rol model olmuştur. Henüz izlemedim ama araştırmam sonucu bu kitaptaki ''soytarılık'' kavramı üzerine bir karakter tamlaması yapıldığını düşünmeye başladım. Bir de kitabın Junji Ito tarafından ele alınmış bir mangası mevcut. Okumaya birazdan başlayacağım, neler olacak bakalım.
Zaman zaman kendimi 50 numaralı otoyolda mahsur kalmış gibi hissederim.
Bazen arabamı (zihnimi) olabildiğince kontrollü sürsem de biri beni de kenara çekip sorunu olmadığım problemler yüzünden yargılar. Oyuna kendi kurallarını koyar ve ben kişinin konumu sebebiyle karşı koymaya hakkım olmadığını düşünürüm.
Bu kitap işte böyle bir 'çaresizlik' örneğini konu alır.
Çok realist ve gergin başlayan bu hikaye ilerledikçe olayların paranormal döngüsünü kan kokusu ile birlikte fark etmemizi sağlayacaktır. Şiddetin dozajı kafamızdaki soru işaretleri ile paralel ilerler. Neyse ki sorularımıza yanıt bulabileceğimiz bir son var.
Entragian aklını kaçırmış, sadist bir polis memuru mudur? Yoksa zihni karanlık bir güç tarafından ele geçirilmiş bir kurban mı?
Kitabın 3 saatlik bir filmi mevcuttur ve eserdeki karakterlerle bağlantılı devam eden bir başka hikaye olan Düzenleyiciler'e de bir göz atmanızı öneririm.
Hanımlar beyler karşınızda Clayton Blaisdell. Namı diğer BÜYÜK PATLAMA!
Blaze, çok zeki bir insan olma potansiyelini ailesinin ona olan sevgisizliğin şiddete dönüşmesi ile kaybeder. Hayatının bundan sonraki aşamasında sahip oldukları; Alnının tam ortasında koca bir çukur, temiz niyetli bir kalp ve iri bir cüsse olmuştur. Bütün bu kazançlarına talihsiz bir özellik de eklenmektedir; Yetersiz muhakeme yeteneği. Bu korkunç bileşim Stephen King'in kaleminden akar ve Blaze'yi bizimle tanıştırır.
Kitap aslında kısa hikaye olarak 70'li yıllarda yazılmış fakat yazarın bir türlü içine sinmemesi ile thunk novel olarak bir şans verileceği zamanı beklemiştir.
Dram, gerilim, polisiye tarzı ile yorumladım. Hoş flashbackleri olması ise beni heyecanlandırdı. Son bölümde ise aklınıza takılan bir çok ince ufak sorunun yanıtına, hikayenin finali ile birlikte ulaşıyorsunuz.
Ben hikayeyi çok sevdim. Stephen King tüm zamanların en sempatik suçlusunu 35 sene sandıkta tuttuğu için yargılanmalı.
Okur Takip Önerileri
Dünyayı değiştirecek bir düğmeye sahip olsaydınız bunu hangi amaç için kullanırdınız?
Gwendy 12 yaşlarında pek de popüler olmayan kendi halinde bir kızdır. Parkta tanıştığı esrarengiz bir yabancı kendisine bir düğme kutusu hediye eder ve olaylar gelişir.
Lezzetli ve değerli ikramlarının yanı sıra zihin okuyarak hayatı, sahibinin istediği formda şekillendiren bu kutudan korkmalı mıyız? Bela mı yoksa bir lütuf mu?
Gwendy ve ben beraber öğrendik sıra sizde.
·
Puan vermedi
Yoğun bir şekilde insan ilişkilerinin, hassas bir kalpte bıraktığı nevrotik etkiyi konu alan intikam kitabı.
Karakter ''evet beyler, beni üzdünüz ve buyurun hislerim. Görün ve üzülün'' demek istemiş fakat kendisini üzenler hariç dünyadaki bütün kadınların kalbini kırmayı başarmış diye düşünüyorum.
Ana karakter yaşadığı bir dizi duygusal başarısızlık sonucu kendisini bulma çabasıyla ruhsal dinginlik arayışı için seyahate çıkar (hindistan ve italya seyahati oldukça hoştur) bu süre zarfında yaşadıklarını yazar.
Ben 2012'de okumuştum. Bir kaç gün önce kitaplıktan elime alıp tekrar kurcaladım ve 'Evet'' dedim. ''İşte şimdi anlıyorum.''
Mümkünse 30 yaş üstü ve en az bir kez, bir adam için elinden gelen her şeyi yapmış ve yine de (ne yazık ki) başarılı olamamış kadınların okumasını tavsiye ediyorum. Karakter ile aynı yerlerden kırıkdıklarını fark ettikleri zaman üzüntülerini kabul etmeleri kolaylaşacaktır. Kitap fal baktırmak gibi ''Ah! evet. Bunu yaşadım. Evet zalim dünya ben de senden ve senin banyolarndan bıktım'' diyorsunuz. Çünkü biliyorsunuz ki bütün güçlü kadınlar kalplerini kıran adamların banyolarında gizli gizli ağlar. Gözyaşlarınızı tutamayıp karşısında salya sümük ağladığınızda ise artık gitme vaktiniz gelmiş demektir.
Güzel bir otobiyografi. Julia Roberst'lı hoş da bir filmi var. Okuduğum nadir romantik öykülerden biri. İkinci kitabı Ye, Dua Et, Evlen ruhunuzun depresif yanını pek tatmin etmese de bu yaşam öyküsünün mutlu sonla bitmiş olması sizi sevindirecek. Liz sevilmeyi hak ediyor.
Serinin beşinci kitabında karşımıza bambaşka bir olay döngüsü çıkıyor ve yeni karakterler ile tanışıyoruz. Tabut avcıları oldukça ilginizi çekecek ayrıca mahşer kitabındaki captain trips salgının etkisini beşinci kitapta fark etmek heyecanlanmanıza sebep olacak.
Kaba taslak konuya girecek olursak Roland arkadaşlarına geçmişinin bir kısmını anlatmaya belki de günah çıkartmaya karar verir; Henüz yeni silahşör olmuş 14 yaşlarında bir gençtir ve silahşörlük eğitimi alan yaşıtı 2 arkadaşı ile babalarının verdiği bir göreve çıkarlar. Bu görev esnasında Roland asla çemberine girmemesi gereken bir kadına aşık olur Susan Delgado.
Akıcı, etkileyici, kulenin amacını biraz daha fazla anlamamıza yardımcı olan bir kitaptır. King'in bu eseri 30 senede yazdığına dair bir söylem duydum, şaşırdım.
Bol miktarda Oz Büyücüsü göndermesi var ve karşımıza kim çıkıyor tahmin edin?Randall Flagg :)
Serinin üçüncü kitabında aksiyon biraz daha yoğun hissediliyor ve olayları daha fazla anlamaya başlıyorsunuz.
Mono Blaine, Tiktak Adam, Bıçakçı gibi sadece Stephen King zekasına özgü karakterler kitaba renk katmış. Tabii hikayeye katılan renkler arasında siyah yoğun olarak baskın. Şehir meydanındaki cesetleri gözümün önünde canlandırmak ufak bir anksiyete krizi geçirmeme sebep oldu.
Fazla spoiler vermek istemiyorum uzun lafın kısası Kara Kule’ye ilerleyiş zorlu yollardan sürüyor. Kitabın sonu ise yazarın bile içine sinmemiş olacak ki ufak bir son söz ile üstü kapalı bir af dileyişi sezdim :) Umarım son sözde bahsi geçen vaadler 4. Kitapta yerine getirilir.
Okuyup göreceğiz.
Bir kaç sefer kapağını kapatıp kenara koyduğum sonrasında çok geçmeden elime geri aldığım günah kitabı.
Kitap yüksek miktarda pornografi, fiziksel ve psikolojik şiddet, psikoloji, sadizm, narsizm, mazoşizm içerir.
Olay faşist salo cumhuriyetinde bir şatoda geçer. Şehrin ileri gelenlerinden dört kişi (piskopos, devlet başkanı, papaz ve bir dük) bir genel ev maması, bir kaç yetenekli aşçı ve gardiyanlarla birlikte kimsesiz, güzel, bakir ve bakirelerden oluşan 18 kişiyi alıkoyarak 4 ay boyunca kendilerine haz vermesi için kullanırlar.
Enteresan seksüel fetişlerin var olduğunu öğrenmemize sebep olan ''seks hikayeleri geceleri''nde koprpfiliden, nektofiliye bir çok fetişi öğrenmenize sebep olan bir olay döngüsü vardır. Özellikle sploshers beni gerçekten tiksindirdi.
İnsan hayatını aşağılayan ve kişilere hesabı sorulmayacağı zaman ne kadar ileri gidebileceklerini gösteren bir kitaptır.
Pek çok kişi sadein yazdığı bu olayın gerçek olaylara dayandığını düşünse bu fikir ispatlanmamıştır.
Kitabın filmi de mevcuttur. Kitapla hemen hemen aynı döngüde ilerliyor ilgilenenler filmini seyredebilir zira kitabın gözümde hiç bir edebi değeri yoktur.
Serinin 2. kitabını aksiyonlu olarak tabir edebilirim. Çevirisinin ortaçağ havası katmaya çalışması sebebiyle okuru yoran bir havası var ama yine de olaylar hareketlendikçe heyecanlanıyorsunuz.
Yeni ve özgün karakterler ile tanışacağımız bu kitapta farklı betimlemelerle de karşılaşarak gülümseyeceksiniz özellikle ıstanavarların derry kanalizasyonunda hoş duracağını düşünür oldum :)
Olay döngüsüne gelecek olursak silahşör orta dünyadan newyorka açılan kapılardan kara kuleye ulaşması için kendisine yardımcı olacak insanları getirmek zorundadır. Bu kişilerin karakterleri ve Roland ile tanışma süreçlerini okuduğumuz bu kitapta Odetta karakteri ilgimi bir hayli çekti.
Roland ve arkadaşlarının üç kapı arasında ilerleyerek amaçlarına ulaşma çabasını sabırla okumanızı öneririm çünkü ilerleyen kitaplarda olayların birbirine bağlanacağına inanıyorum.
Kara kuleyi arayan adımlar hızlanıyor bakalım üçüncü kitap bize neler kazandıracak.
Kara kule serisinin ilk kitabı. Beklediğimin aksine çok ağır ilerledi anlamakta zorlandığım yerler oldu ama bunun sebebi kitap değil benim bakış açımdı tabii ki. Kara kuleyi bir kitap serisi olarak değil de bütün seriyi tek kitap olarak düşünürseniz algılarınız daha keskin olur çünkü stephen kingin yazdığı çoğu kitabın başı sıkıcıdır, yavaş ilerler ve karakterleri tanıtır ilk üç kitabı da bu şekilde kara kule kitabının girişi olarak düşünebilirsiniz.
Kitap konusuna gelecek olursak türü western, fantastik. Ana karakter Roland, King'in orta dünya olarak adlandırdığı bir evrende yaşamakta olan son silahşördür. Silahşörler buradaki adaleti sağlamakla yükümlüdür ve küçük yaştan itibaren eğitime tabii tutulurlar eğitimi geçemeyenler ise üçüncü kitapta karşımıza çıkan çorak topraklara sürgün edilir.
Roland kalan son silahşör olarak mahvolan orta dünyayı kurtarmak istemektedir. Bunu sağlayabilmek adına kara kuleye ulaşması gerektiğine inanmaktadır ve onu aramaya başlar. Bu uğurda bilgi alabileceğine inandığı bir düşmanın peşine düşer; Siyahlı adam.
İlk kitap karakter analizi ve var oluş hikayesi olarak bize sunulmuştur serinin devamında bizi daha hareketli bir olay döngüsü beklemektedir.
Güzel bir baş ucu kitabı olarak düşünüp almıştım fakat bir çırpıda bitirdim. Bir çok hikayeden oluşan bir kitap derlemesi. Sıkılmaya vaktinizin olacağını sanmıyorum.
Christine'in uzaktan akrabası olduğuna inandığım buick beni hayal kırıklığına uğratmadı. Kısa hikayelerinde sürekli karşıma çıkan katil, klasik araba bu kez de baş rol olarak karşıma çıktığında kıyaslamaya hakkım olduğunu asla düşünmedim çünkü zaten temeli atılmış bir hikayeydi. Yine de Christine favorim çünkü onunkiler çoğunlukla aşk cinayeti :)
Kadın hakları savunucularının kalbinde çiçekler açmasına sebep olacak bir gerilim hikayesi.
Rose fiziksel ve duygusal olarak sürekli şiddet gördüğü kocasından aklını kaçırmak üzereyken kaçar fakat bir laf vardır bilirsiniz ''kaçabilirsin ama saklanamazsın''
Fantastik gerilimin hiç dozajının düşmediği bu kitabı çok seveceksiniz.
Kapıyı çalan tommyler, kapıyı çalan tommyler, kapıyı çaldılar.
Stephen King'den biz fantastik gerilim sevenlere çok güzel bir alien kitabı hediye edilmiş müptezelleri kaçırmasın.
·
Puan vermedi
Gerçek bir amerikan edebiyat eseri. Ana karakterin yaşadığı bütün zorluklar karşısında dimdik ayakta durup kendisini kabullenişini okuyorsunuz. Hester'in gögüsüne işlenen A harfi zamanla anlamını yitirip farklı bir manaya taşınıyor ve işte o zaman karakterin gerçek anlamda insanın var olması için en önemli temel taş olduğunu fark ediyoruz.
Kırmızı Leke isimli bir filmi çekilmiştir. Seyretmediğim için öneride bulunmam doğru olur mu bilmiyorum fakat Demi Moore baş rölde yani kötü olacağını zannetmem.
