Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

kendimle başbaşayım

Sorgularken fikirlerle, kanaatlerle değil, gerçeklerle İlgi lenmeliyiz; aksi halde sizin kendi fikriniz olur, konuşmacının da kendi fikri ve arada çekişme çıkacağından iletişim mümkün olmaz. Bu nedenle bizler gerçekleri ele alacağız, sizin veya benim gerçeğimi değil, insanların devasa arzulan, saçma arzulan, yanılbcı arzulan olduğu gerçeğinin üzerine eğileceğiz. Öyleyse nedir arzu? Nasıl varlık kazanıyor? Bunu düşünün. Buna bakın. İyi ya da kötü kendi arzularınız var. İyi olma arzusu, bu arzu içinizde nasıl uyamyor? Güzel bir kadın veya yakışıklı bir erkek görüyorsunuz. Algı, görme, sonra temas derken duyum, ardından bu duyuma düşünce hâkim oluyor ve onu imge yüklü bir arzuya dönüştürüyor. Kendiniz takip edin göreceksiniz.
Sayfa 143 - Omega
Reklam
Nasıl oluyor da insanlar arzuya saplamp kalıyorlar? Bir yıl veya otuz yıl Hıristiyan oluyorsunuz, sonra bundan vazgeçip Hindu, Budist, Zen veya başka bir etikete bağlanıyorsunuz.
Sayfa 142 - Omega
Ondan bir şey elde etmeyi ummadan hiçbir şey için duygulanmadık. Fakat ancak bu yoğun enerjiye sahip insan hakikatin yumuşak devinimini takip edebilir.
Sayfa 141 - Omega

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şimdi gelin önce, sürekli kendini kontrol eden, arzuyu bastıran, yücelten bir zihne ne olacağına bakalım. Kendisiyle meşgul böyle bir zihin duyarsızlaşır. Duyarlılıktan, iyilikten söz etse de, kardeş olmamız gerektiğinden, muhteşem bir dünya kurmamız gerektiğinden ve arzuyu bastıran insanların bahsettiği diğer tüm o saçmalıklardan bahsetse de, böyle bir zihin duyarsızdır çünkü bastırdığı şeyi anlamaz.Arzuyu ister bastırın isterse de ona teslim olun, özünde bu ikisi aynıdır çünkü arzu hâlâ orada mevcuttur. Kadın arzusunu, araba arzusunu, mevki arzusunu bastırabilirsiniz ama bizzat bu şeylere sahip olmama çabasıki onları arzulamanızı bastırır- arzunun başka bir türüdür. Dolayısıyla arzuya saplanmış olan sizler onu anlamak zorundasınız, onun doğru veya yanlış olduğuna hükmetmeden.
Sayfa 140 - Omega
Arzu
Arzunun sorunlu yanı nedir? Onu bastırdınız, değil mi? Çoğunuz çeşitli nedenlerle arzuyu bastırdı çünkü o, uygun değil, tatmin edici değil ya da onun ahlaki olmadığını düşündüğünüz için veya din kitapları Tanrıyı bulmak için arzudan arınmalısınız dediği için. Gelenekler, arzuyu bastırmanızı,kontrol etmenizi, dizginlemenizi söyler. Bu nedenle zamanınızı ve enerjinizi kendinizi disiplin altına almaya harcarsınız.
Sayfa 139 - Omega
Reklam
Sahip olduğum her şeyi yitirdiğimde beni ayakta tutacak olan nedir?
Kendim nedir? Elbette birçok imaj ve sözcük. Dolayısıyla şöyle diyorum: "Ne yaptığıma bak. Her zaman bir gerçeği bulmaya çalışıyorum ama o gerçekdışı oluyor. Her zaman kendimi bir fikir, bir imaj, bir çıkarımla savunmaya çalışıyorum ama onların hepsi sözcüklerden ibaret." Zihin tamamen boş kalmaktan korkar, bu nedenle, "Var olmalıyım," der. Boş olmaktan öylesine korkar ki mutfakla, seksle, Tannylai, siyasetle ve daha bir düzine şeyler meşgul olur.Gözlemci geçmiştir ve gözlemlenen şimdidir. Peki, zihin şimdi olan duyguyu isimlendirmeden gözlemleyebilir mi?
Sayfa 139 - Omega
"Kendimi ülkemle, tanrımla, bayrağımla, siyasetimle özdeşleştirdim," gibi şeyler söylüyoruz. Tüm bu şeylerle kendimi özdeşleştirip "Ne aptalmışım, hepsi beni kandırdı, şimdi kendimle özdeşleşmek istiyorum," diyorum. Gördüğünüz gibi, kendimin dışındaki tüm özdeşleşmeleri bir kenara atıp şimdi kendimle özdeşleşmek istiyorum.
Sayfa 138 - Omega
Bakın, evime gitmek için hafızaya sahip olmalıyım. İngilizce konuşmak için hafızaya sahip olmalıyım. Buraya gelip şu platforma oturmak için hafızaya sahip olmalıyım. Kullandığım dili konuşmak için hafızaya sahip olmalıyım. Keza bisiklet veya araba sürmek için hafızaya sahip olmalıyım. Demek ki hafıza kesinkes gerekli, başka türlü yaşayamam. Hafıza bilgidir, bilgiye sahip olmalıyız. Ve bu bilgi, sözcüklerdir.
Sayfa 138 - Omega
Onu adlandırmadığımda artık var olmadığım fark ederim. Ama korkuyorum -bunu iyi dinleyin-; zihin bir hiçlik hali içinde yaşamaktan korkar. Bu nedenle bir sözcük bulmalı. Sözcük son derece önem kazanır: Ülkem, Tanrım, İsa'm,Krisha'm yani sözcük. Demek ki sözcük -lütfen beni iyi dinleyin- geçmiştir, sözcük hafızadır, sözcük düşüncedir. Dolayısıyla, düşünce böler.
Sayfa 137 - Omega
Reklam
Zihin neden bunu yapıyor? "Suçluluk duydum, suçluyum, suçlu olmak korkunç bir şey, bu suçluluktan nasıl kurtulacağım?" diyerek neden geçmişi pekiştiriyor? Bunu niçin yapıyor? Çünkü bir şeyle meşgul olmaya ihtiyacı var. îster Tanrı, ister sigara, ister seks, isterse de başka bir şey olsun bir şeyle meşgul olmaya gereksinim duyuyor. Bu nedenle başıboş kalmaktan korkuyor. Ve suçluluk duygusuyla meşgul olurken bu duyguda bir güvence buluyor. En azından buna sahibim; başka bir şeyim yok ama hiç değilse suçluluk duygum var.
Sayfa 137 - Omega
Çelişkiyi yaratan, arzu, haset, hırstır ve çelişkiye saplanmış bir zihin asla gerçek olanı bulamaz.
Sayfa 137 - Omega
Eğer sadece dinleyip eylemde bulunmuyorsanız, durmadan çapa yapıp bir türlü tohum ekme safhasına geçmeyen çiftçiye benzersiniz. Bir hakikati dinlememek, o hakikati dinleyip eyleme geçmemekten daha iyidir çünkü öbür türlü o hakikat zehre dönüşür.
Sayfa 136 - Omega
Ancak hayata tüm varlığınızla bütüncül yaklaştığınızda yani kendini tatmin etmenin hiçbir türü olmadığında suçluluk duygusu silinir. O zaman suçluluk duygusunun yok olduğunu görürsünüz çünkü artık kendinizi düşünmüyorsunuzdur, artık ben-merkezci etkinlik yoktur.
Sayfa 136 - Omega
Kendimi neden suçlu hissediyorum? Tüm varlığınla dolu dolu yaşıyorsan, kendine dair bilinçli ya da bilinçdışı her şeyin farkındaysan suçluluk duygusuna yer kalır mı? Parçalar halinde yaşayan, kendi içinde bölünmüş bir insan suçluluk duyar. Onun bir parçası iyidir, diğer parçası bozuk; bir parçası saygın olmaya çalışır, diğeri alçak. Bir parçası hırslı, insafsızdır, diğer parçası barıştan ve sevgiden söz eder. Bu tür insanlar suçluluk duyar çünkü kendi mizaçlarının dışına çıkamazlar.
Sayfa 135 - Omega
430 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.