Mekteplerde, “Bu Türk milletinin üçte biri şair, üçte biri memur, üçte biri asker bir millettir” diye öğretilirdi. Ecdadımız ticaretten, sanayiden anlamaz, bunları hep gayrimüslimlere bırakmışlar, yan gelip yatmışlar, diye söylenir, böyle öğretilirdi. Yanlıştır! Şunun için yanlıştır; çünkü Türk insanının ticaret ve sanayiden anlamadığı çok yanlıştır. Tam aksine müthiş sanayi tutkunu bir millettir, başka tabir bulamadım buna, industriamani’si olan bir millettir Türkler; yani hastalık derecesinde endüstri düşkünüdürler. Bu hassaları itibariyle tarihte çok özgün ilginç bir yerleri vardır.
Bir araya geldiklerinde inanılmaz keyifli bir program oluyor zaten, birkaç kez rastlamıştım ben de. İşin gülünç kısmı hayatta hiçbir başarısı olmayan insanlar Celâl Şengör'ü eleştiriyor, sırf inançsız diye. :D
Elinize alsanız "Ben bunu 1 günde bitiririm." deyip de asla bitirmeye kıyamayacağınız incecik bir kitap. Her sayfasında Werther'in acıları derinleşiyor ve siz çaresizce onun heder oluşunu izliyorsunuz. Werther bir roman karakteri olmaktan çıkıp karşınıza oturuyor, onunla uzun uzun dertleşiyorsunuz. Kâh acıları sizi ağlatıyor kâh bu yüce sevginin karşısında lâl oluyorsunuz. İnsan sevgiye muhtaçtır a dostlar. Lakin sevilmeyişinden sorumlu değildir. "Bazen hiç anlamıyorum, ben onu tek başıma bu kadar içten, yürekten severken, ondan başka kimseyi görmez ve bilmezken, nasıl oluyor da o başkalarını sevebiliyor ve sevmeye hakkı olduğunu düşünebiliyor." diye serzenişte bulunuyor Werther. Umarım kader hiçbir vakit bizi Werther'i anlamak zorunda bırakmaz.
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121,7bin okunma