Düşünme alanımız ne olursa olsun belli bir mantığı varsaymak zorunluğundan kurtulunamaz. Daha doğrusu mantıktan bağımsız ne bilim, ne felsefe ne de matematik düşünülebilir. Oysa mantık için herhangi bir disiplini varsaymak, ona dayanmak zorunluğu yoktur.
Mantık kelimenin tam anlamıyla asal ve bağımsız bir disiplindir.
Bileşik önermeler, iki ya da daha fazla önermelere çözümlenebilen önermelerdir. Oysa basit bir önermenin (kendinden başka) hiç bir bölümü bir önerme değildir. Bileşik önermeler, ve, veya, ise, değil gibi eklemlerin aracılığı ile basit önermelerden kurulur. Basit önermeler çoğunluk ya özne-yüklem türünden, ya da ilişkisel önerme türünden
«Dünyanın yörünge düzlemi ile ekvator arasındaki 23 derecelik açı bize mevsimlerimizi vermektedir. Eğer bu eğiklik olmasaydı, okyanuslardan yükselen buharlar güney ve kuzeyde buz kıtaları meydana getirirdi. Gene, ay dünyamıza şimdiki uzaklıkta değil de 50.000 mil uzaklıkta olsaydı okyanuslardaki gel-gitler öylesine büyük olurdu ki, tüm kıtalar günde iki kere su altında kalır, erozyon dağları bile silip götürürdü. Arzın kabuğu, çok değil, 3 - 4 metre daha kalın olsaydı, oksijen olmayacak, oksijensiz de hayvan yaşamına olanak kalmayacaktı. Okyanuslar birkaç kadem daha derin olsaydı, havadaki karbon dioksit ve oksijen tümüyle yutulacak, bitki hayatı diye bir şey olmayacaktı.
Akıl-yürütme bir düşünme türü olarak zihinsel bir olgudur. Birçok durumlarda sadece zihinden geçmekle kalır. Şu anda pencereden yaprakların kıpırdadığını görüyor, bundan havanın esintili olduğu sonucuna gidiyorum. Gene, bahçede bağlı köpeğimin havladığını duyuyor, bundan bir yabancının yaklaştığını düşünüyorum. Bunlar birer akıl-yürütmedir; ne var ki zihnimde geçen bu düşünceleri dile getirmedikçe mantıksal eleştiriye konu yapmak olanaksızdır. Herhangi bir akıl-yürütmenin mantıksal geçerliğini saptamak için onun her şeyden önce bir dil aracılığıyla dışa vurulmuş olması, bir «argüman» biçimi kazanması gerekir.*
İmdi düşünme üstü-örtük bir davranıştır ve tüm kişi liğimize bağlı bir etkinliktir. Mantığa konu olan akıl-yürüt- me yanında algılama, hayal kurma, tasarlama, hatırlama, problem çözme gibi çok kere mantıksal hiç bir kurala bağlı görünmeyen düşünme çeşitleri de vardır. Doğruluğu ya da geçerliği belli kurallara göre değerlendirile meyen tüm düşünce biçimleri mantığın ilgi ve inceleme alanı dışında kalır. Bu gibi konular psikolojinin inceleme alanına girer. Ne var ki, psikoloji ile mantık arasında konu yönünden kesin bir işbölümü olduğu kolayca söylenemez. Çünkü psikoloji hiç bir ayırım yapmaksızın tüm zihinsel etkinlikleri, bu arada mantığa konu olan akıl-yü- rütmeyi de kapsamaktadır. Bu nedenle, mantık konusu yönünden psikolojinin bir alt-bölümü sayılabilir.
Nitekim çeşitli kaynaklarda, «akıl-yürütme bilimi,» «kanıtlama veya kanıt tartma bilgisi,» «sonuç ispatlama bilimi» gibi tanımlara da raslamaktayız. Önemli olan şu ya da bu tanımı doğru kabul edip benimsemekten çok mantığa konu olan düşünme biçimini açıklığa kavuşturmak, mantıksal yaklaşımın özelliklerini belirtmektir.
Oysa mantık, düşünmenin