Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

4 Gün 3 Bulut 1 Yağmur

E. Mete Öztürk

4 Gün 3 Bulut 1 Yağmur Hakkında

4 Gün 3 Bulut 1 Yağmur konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
0/10
0 Kişi
2
Okunma
Beğeni
362
Görüntülenme

Hakkında

‘Hiç bilmiyorsun, hiç farkında değilsin. O yüzden cevapları hiçbir işine Yaramayacak soruları sormaya devam ediyorsun. Oysa öyle de olur, böyle de. Aklın çözmeye yetecek mi sanıyorsun ? Yeterince zamanın var mı ? O halde sus. Kapat gözlerini ve sadece dinle…’ E. Mete Öztürk, sizi bir kez daha detaylarla dolu, farklı kişilerin ağzından aynı olayın anlatıldığı, incelikle işlenmiş bir maceraya sürükleyecek. Türk edebiyatında alışık olmadığımız bir tempo ve bakış açısı ile buluşmaya hazırlıklı olun…
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 5 dk.Sayfa Sayısı: 144Basım Tarihi: Şubat 2012Yayınevi: P Kitap
ISBN: 978-605-4543-07-6Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Yazar Hakkında

E. Mete Öztürk
E. Mete ÖztürkYazar · 3 kitap
Mete ÖZTÜRK 1978 yılında Erzurum'da doğdu. Çocukluğunu ve gençliğinin bir bölümünü Erzurum'da geçirdikten sonra üniversite öğrenimi için İstanbul'a taşındı. Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'nü bitirdikten sonra İstanbul Teknik Üniversitesi'nde yüksek lisans yaptı, yurt içi ve yurt dışı inşaat projelerinde çalıştı. Lise yıllarında başladığı yazma macerasına ara vermeden devam eden yazar hayatına İzmir'de devam etmektedir. E. Mete Öztürk İngilizce ve Rusça biliyor. Mete Öztürk kendini anlatıyor: 2012-1978 yaşında bir adamın kendi hakkında ahkam kesmesi çok kolay is değildir elbette. Çünkü insan bu yaslarda aslında olmak istedikleri ile o zamana kadar olduklarının tam ortasında bir yerlerdedir ve iki kutup da bu merkezden gitgide uzaklaşırken bir karar verip ikisinden birine doğru meyletmek gerekliliğinin telası ve acelesi gün be gün artar. Daha genç yaslarda bir kulaktan girip diğerinden çıkan ezberler bu yaslarda kafanın pusulasını şaşırtmaya baslar çünkü. Yeller artik o kadar kuvvetli değildir. Gerçekler daha sıradan, daha anlaşılır ve normaldirler. Ama yine de içinden bir ses fısıldamaya devam eder; çok tanıdıktır bu ses aslında. Onca gurultunun, patırtının içinde cılızlığına aldırmadan son ana kadar insana kim olduğunu anlatmaya çalışan, yıllarca ihmal edilmişliğe, unutulmuşluğa küsmeyen bu sesi bir kez olsun duyabilmektir mesele. Sanırım yazmak bu sese ulaşmanın yollarından biri; en azından ben öyle zannediyorum. Gelelim duyabildiklerime; Sinemayı severim ben. Yazının biraz da kıskanarak özendiği şey odur çünkü. Yazanla okuyanın ortak isidir bir kere. Hele bir de bu isi yapanlar azıcık vicdan sahibi iseler tadından yenmez. Yazdıklarıma "Film olasın" diye iltifat ederim. "Dr. Zchivago" gibi "Godfather" gibi "Pulp Fiction" gibi "Amores Perros" gibi film olasın derim.  Futbolu da severim. Fenerbahçeliyimdir. Taraf tutarım bu yüzden, fazla objektif olamam. Yine de dünyanın en iyi kalecisi bizde hiç oynamamış olsa da "Albert Camus'tur" benim gözümde. Hakkini teslim etmeyi borç bilirim. Yazanlardan oluşan bir takim kursam mesela kale kesin kendisinindir. Kadroda muhakkak Dostoyevski de olmalıdır Zeki Demirkubuz da. Santraforumuz Jim Morrison'dur. Hem yazar hem söyler o çünkü, futbol tabiri ile her iki ayağını da çok iyi kullanır. Seyahat etmeyi de severim. Hatta ara ara göç etmek ihtiyacı duyarım. Gitmek istediğim yerlerin çoğunun üzerini harita üzerinde henüz karalayamadım ama zamanım var diye umuyorum. Fotoğraf makinem kırmamış veya bozmamışsam hep yanımdadır. Ani biriktirmek için değil hikaye yakalamak için hamallığını yaparım. Her kare fotoğrafın en az bir sayfa yazı olduğunun farkındayımdır.  Seyahat etmeyi de severim. Hatta ara ara göç etmek ihtiyacı duyarım. Gitmek istediğim yerlerin çoğunun üzerini harita üzerinde henüz karalayamadım ama zamanım var diye umuyorum. Fotoğraf makinem kırmamış veya bozmamışsam hep yanımdadır. Ani biriktirmek için değil hikaye yakalamak için hamallığını yaparım. Her kare fotoğrafın en az bir sayfa yazı olduğunun farkındayımdır. Özetle böyle biriyim sanıyorum. Belki de sadece şimdilik…