Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

40’ların Cadı Kazanı

Uğur Mumcu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Köy Enstitüleri, yetiştirdiği binlerce öğretmen ile okuma-yazma çığrı açmış; ayrıca köylüyü de örgütlemişti. Bu bir devrimdi. Kansız, silâhsız bir devrim!
Cadı kazanları bugün de kaynıyor. Kazanların içinde yananlar ve bu kazanların altlarına odun atanlar bugün başka başka insanlar. Ama sonuç değişiyor mu? Hayır.
Reklam
Mücadelenin silâhı yalnızca söz ve yazıdır. Fikirler, fikirlerle yıkılır.
Savcı Aloç'un Üsteğmen Alparslan Türkeş ile ilgili değerlendirmesi şöyleydi; okuyalım: "332 senesinde Kıbrıs'ta, Lefkoşa'da doğmuştur. Küçük yaşta asker ocağına iltihak eden Alparslan Türkeş, 937-38 senesinde Nihal Atsız'ın pençesine düşmüş ve siyasi faaliyetten tamamen uzak, askeri camianın temiz havasını bulandırmaya yeltenmiştir. Atsız'ı gölgede bırakacak derecede Irkçı, Turancı ve menfidir. Tahkikattaki sarih ifadesinde: (Türkiye'de yalnız Türk soyundan gelenler yaşamalıdır. Bilhassa devlet mekanizmasına katiyen karışık ırklar getirilmemelidir. Karışıklıklar çıkarsa çok az kalacağımızdan Asya'daki Türklerle birleşmemiz zaruridir) diyor." Sıkıyönetim Savcısı Türkeş'in Atsız'a yazdığı bir mektupta da Irkçılık- Turancılık konusunda "Kalem kifayet etmezse o zaman işi silâhlara bırakacağız" dediğini de aktarıyordu. Üsteğmen Alparslan Türkeş, mahkeme önündeki sorgusunda "Devletin kabul ettiği prensiplere bağlı, onlara hürmet ve riayetten" ayrılmadığını, "Koyu bir milliyetçi olduğunu, ancak zannedildiği mânâda ırkçı olmadığını" söyleyecekti.
Mücadelenin silahı sadece söz ve yazıdır. Fikirler, fikirlerle yıkılır. Cebir ve şiddet onların ekmeğine yağ sürer.
Sayfa 84 - Hüseyin Cahit Yalçın, Tanin.
“Mahkemenin cereyan ettiği günlerde,Nihal Atsız’ın İstanbul’a dönüşünde taraftarlarının büyük sokak gösterisi hazırladıkları haber alınmış ve komutanlığımızın da onayı üzerine Nihal Atsız’ın İstanbul’a dönmesi uygun görülmemiş ve Örfi İdare Kanunu’nun mahsus maddesindeki salahiyete tevfikan (ilgili maddenin verdiği yetkiye dayanılarak) sözü geçenin evinde ve üstünde arama yapılmıştır.Bu aramalar esnasında elde edilen belgelerden ,gerçekten de Anayasanın temel niteliklerine aykırı ırkçılık-turancılık gayesiyle çeşitli vilayetlerde birçok öğretmen ve talebelerin gizli bir cemiyet kurmak için faaliyete geçtikleri anlaşılmıştır.”
Reklam
Atatürk düşmanı Dr. Rıza Nur'un siyasal mirasçısı Nihal Atsız'dı. ..... Atsız'ın Sancar'a yazdığı 7-8 Eylül 1941 günlü mektubu şöyleydi: "Senin Çerkez olduğunu keşfeden itler benim de Çerkez olduğumu keşfetmişler. Bizi Türk olmamakla itham edip şüphe yaratmak istiyorlar. Memlekette namuslu Türklük rejimi kurulunca bunların toptan imhası işten bile değildir." ..... Savcı Atsız'a, "Siz dördüncü göbek babanızı bilmiyorsunuz. Biz öğrendik" der. Atsız, şaşırır ve sorar: "Kimmiş?" "Dördüncü göbek babanız Rum" der. Atsız'ın dedesinin babasının da "dönme" olduğunu ileri sürer. Savcı, bu görüşünü iddianamesine de yansıtmış; Atsız'ın "üçüncü göbekten babasının Rum olduğunu" yazmıştı! Atsız, Aloç'ün bu savlarını mahkemedeki sorgusunda şöyle yanıtlar: "Belki bu iftira benim ırkçılığımı çürütmek için ortaya atılmıştır. Fakat çürütülemez. Farzı mahal benim ve baba tarafından bütün ecdadım gayri Türk olsa bile yine bununla ırkçılık ülküsü çürütülemez..."
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.