Kitabı bitirip kapattığımda ben ne okudum dedim.
Benim için oldukça değişik bir okuma deneyimi oldu.
Polisiye, sinematik, absürd, cinsellik olgusu oldukça fazla, din ögesi, inanışlar.. Öncelikle kitap bana hiç polisiye havasında ilerliyormjş gibi gelmedi. Bu yüzden akıcı bir tarzve sürükleyici bir hava bulamadım.
Sinematik Roman tarzı böyle oluyorsa eğer yazar bunu çok güzel başarmış. Kitaptaki bölümleri film izler gibi seke seke okuyoruz. Karakterlerin iç dünyasına iniş hiç yok. Dolayısıyla psikolojik öğeler, edebi cümleler de yok denecek kadar az.
Romandaki cinsellik okuru rahatsız edecek kadar fazla. Hatta yazar neredeyse okurun resmen gözüne sokar gibi yazmış sevişme sahnelerini. Sahne diyorum çünkü film sahnesi gibi açık açık anlatmış bu da okuyucuyu rahatsız ediyor. Ne gerek var diyorsunuz.
Kitapta ilk bölümlerinde Çavdar Tarlasındaki Çocuklar kitabına gönderme yapılmış ama okumadığım için o kısmı anlayamıyorum. Yazar Salinger sık sık gönderme yapmıştır. Kitaptaki karakterler Hakan ve Yağmur başka bir evrende başka bir zamanda tanıştıklarını yazarak okuyucunun kafasındaki kurguyla oynuyor ve burada kararları ben veririm diyor adeta....
Post modern, edebi olmayan, absürd, tabuları yıkan, sinematik roman nedir diye merak edenler okuyabilir..