Cemal Süreya, Darphane müdürü oldugu yillar dönemin maliye bakani Yilmaz Ergenekon ile takismasi ve nüktedan kinayesi üzerine; :)
- Bakan Ergenekon: Darphaneyi gezmek istiyorum, bütün kapali yerleri gormek istiyorum. ( bagirip cagiriyor )
Arsive varana kadar tüm kapali alanlar teftis edip,yüzü gülerek darphaneden ayrilirken Cemal Süreya herkesin duyabilecegi sekilde diyor ki; :)))
“ Beyfendi bir kapali yer daha vardi, ama onu size gösteremeyiz. O da bizim gönlümüz… “
:)) :))
Cemal Süreya, sanat duyarlığını annesinden ve içinde yetiştiği Alevi kültüründen aldığını sıkça yinelemiş, yazmıştır. Annesiyle ilgili anıları çok az, ama etkileri çok derin. " Hayatımı sarsan, şiirimi kuran on andan biri" dediği şu sahneyi, kendisinde şiir duygusunun ilk uyanışı olarak anımsar:O eşikte oturuyor,annesi elinde bir çay bardağı süt, önünde çömelmiş içirmeye çalışıyor. Zayıf,hastalıklı,sık sık havale geçiren bir çocuk.Üstelik inatçı, içmiyor sütü.Gülbeyaz, son çare olarak Kerem ile Aslı'yı ezberden okumaya başlıyor, manzum mensur bütün öykü..."Ateş Kerem, tutuş Kerem, yan Kerem..."
"Soylu bir şair Nazım Hikmet bugüne kadar erimeden gelmiş bir şair. Sağlığın güneş şarkısı diyorum ona. Dadal'ın aslan şarkısı. Yüreğin ve cesaretin aslan şarkısı. Her genç şairin ondan öğreneceği var. R.Garaudy'nin hocası Picasso için kullandığı sözü, ben de onun için söyleyeceğim: Türk şiirinin N vitamini. Okudukça yüzümüze kan geliyor."
Pasternak'a sormuşlardı: "Bizi doğruya götür!" Şöyle karşılık vermişti: "Benim işim rüzgarın ağaç yapraklarında çıkardığı hışırtıdan öte bir şey değil." Yazmak da öyle bir şey olmasın?