KIR KOŞUSU
Yurdundayım işte, doğma büyüme
Sen ey benim olan meşakkat;
Temizliyor terin, dünyanın nefesini
Çifte pınarlarda soğutup seni
Geri döndüm işime.
Şükretmek için verilmiş gibi
On evlekten azdır herkes burada,
Yirmi kile, şu kadar şinik ya da
Boş ver, anlama ...
Anlama, nedir, yağmurun dikenleri?
Ne kadar yumuşak şefkatin teni?
Kim bakar gözümüze sevinç olarak Saymazsak çiçekleri. ..
Açılmaz burada dünyanın üstü
Herkeste bir neşe, kiminde iki
Akşam olmasa olmayacak üzüntü ...
Hiç dostum kalmadı, sizin kaldı mı?
Diyor, terk edilmiş bir köyde
Yarısı yanmış bahçe.
Şu elma da kötülemiş iyice
Doyuramıyor meyvelerini bile
Çalışıyor ama çabalıyor
Yetişmek için hepsine.
Kimse olmasa da, Ezan çiçeği
Ne güzel yapıyor ev ödevini...
İşte, bir pencere önünde
Bir zamanlar saksı olan teneke;
Kirli hanım mı, Öksüz oğlan mı?
Kim bilir ne vardı onun içinde.
İşte, suyun oraya, ağaçlık yere
Dünyaya değil de sanki cennete
Severek kuşların sabahki ötüşünü
Ev kurmuşlar, sahipleri nerede?
ibrahim tenekeci
Merakımı diri tutarak
Herkesin baktığı yerlere tutunarak Yazıyorum, bilmeyi...
İşte karınca, bacak kadar boyuyla
Kış uzun sürüyor, üç dört ayda
Çıkarıyor ekmeğini.
İşte küpe çiçeği, severse yerini
Ne güzel açar, gökyüzü gibi
Öyle değil mi Mustaf a abi?
Bu şiire çalıştığım günlerde,
Merak sarmıştım endemik bitkilere;
İşte Sevgi çiçeği, Ankara ilinin Gölbaşı ilçesinde
Yetişiyor sadece Hacı Hasan köyünde.
Yok olmuş mesela Peygamber çiçeği
Ve Çan çiçeği, Kemaliye' de ...