Bire on
Bire on milyon kâr
Aldı gidiyor başını;
Seyredin dostlarım,
Geriledi sıfıra kadar!
Değirmenin taşını
Nasıl yuvarlanıyor.
Ne aman var,
Ne zaman,
Sellere karışmada
Dağ gibi harman!
Bir gün iki yazar Parmakkapı'da karşılaşmışlar. Bir süredir, bir tartışmadan ötürü araları şeker renktir. Orhan Kemal yolunu değiştirmek isterse de yapamaz:
- Merhaba.
Sait'de belki yolunu saptırmayı geçirmiştir aklından. O da yapamamıştır:
- Merhaba.
- Nasılsınız?
Sait pompalı kahkahalarından birini atar:
- Teşekkür ederim efendim. Siz nasılsınız?
Sonra da Orhan'ın koluna girer:
- Bok. Nasılsınızmış... Bu ne kibarlık?
Küskünlük işte o an bu küfürlü deyişle ortadan kalkıvermiştir.
Hep kazanmaya yönelmiş bu ahlâka karşı çıkılıyor, eleştiriliyordu. Ama bir çözüm yolu da bulunamıyordu. Tutunacak dal yoktu. Tedirginlik, özellikle boşluk, hiçlikti yaşanan.