"...
Yutkundum. "Figüranın repliğini söylemesi zordur," derdi Özlem, "saatlerce konuşmadan durur sahnede, ustaların tiratlarını dinlerken kendi sesini bile unutmuştur. Kısacık bir cümle söyleyecektir. Başrolün hayranlık yaratan oyununa devam etmesini sağlayacak küçük bir cümle.
O cümleyi yanlış söyler, doğru düzgün bir tonlama yapamaz, yılların aktörlerini kızdıracak bir zamanlamayla açarsa ağzını ikinci bir şansı yoktur. Başroldeki, uzun konuşmalarından birinde şaşırsa bile dert etmez, bir sonraki repliğinde toparlar durumu. Ama figüranın tek şansı vardır, beş-altı saniye sürecek bir replik.
O yüzden bil ki ben her oyunun sonunda sadece figüranları alkışlarım. Asıl zoru onlar başarmıştır çünkü."
Kendi hayatının figüranı olan , tüm hayat oyununun bir parçası gibi ama o oyunun olmazsa olmazı Müzeyyen ve Müzeyyen gibi tüm kadınların hikayesini okudum ben. Oyun boyunca ayakta durup kendini göstermeye çalışan Müzeyyen,
bir diğer yandan kendini görmeye çalışıyor ve finalde neyi sileceğine, neyi bırakacağına zaman karar istiyor.
Onun adı Müzeyyen
Onun adı Müzeyyen
Onun adı Müzeyyen
Hepsi bu kadar.
(26 - Kalan Kısmın Özeti)