Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Akıl Ve İman

Ahmed Hulûsi

En Eski Akıl Ve İman Sözleri ve Alıntıları

En Eski Akıl Ve İman sözleri ve alıntılarını, en eski Akıl Ve İman kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Âmentü Billâhi” dendiği zaman, “B”nin buradaki işaretinin “ALLÂH” isminin anlamını gerçek ve mutlak mânâsıyla anladıktan sonra; kendinin, “ben” dediğin şeyin, “O”nun dışında, ayrı bir varlık olarak var olmayıp; “ALLÂH” varlığı ile kaîm ve var olan bir yapı olduğuna “İMAN” etmek anlamında olduğu anlaşılır. Yani, “Âmentü”, “iman ettim”; “Billâhi”, mutlak ve gerçek anlamda “Allâh”ın varlığına; benim kendi varlığımın da, “O”nun varlığı, vücudu ile kaîm olduğuna; tüm varlığımın, tüm boyutlarıyla, sadece “O”nun Esmâ’sıyla mevcut olduğuna; “O”nun varlığı dışında hiçbir varlık ve özelliğimin olmadığına “iman ediyorum” demektir bu. İşte burada önemli olan husus, Kur’ân dilinde ve Hz. Muhammed (aleyhisselâm)’ın açıklamasında ötenizdeki bir “TANRI”ya iman değil; varlığınızın her zerresindeki; tüm boyutlarınızı meydana getiren “Allâh”a iman üzerinde durulmasıdır.
Eğer belli bir akıl gücüne sahip isek... Zira “Akıl” arapçada “Ukl” kelimesinden gelmiştir. “Bağlamak” anlamınadır... Yani bir şeyi, diğer bir şeye bağlayarak, aralarında bir bağlantı kurup, bir sonuç çıkarma özelliğidir... Bu akıllı bir kişidir demek; birtakım nesneleri, birtakım bilgileri, cevherleri birbirine bağlayarak ortaya bir sonuç çıkartıp buna göre kendine yön verebiliyor demektir.
Reklam
Gerçekte, senin nefsinin benliği, Rabbinin benliğidir! Senin kendine has bir benliğin yoktur! Kâinatta var olan tek mutlak benlik “Allâh”ın benliğidir. “Benlik Allâh’a aittir. Senin ben demeye hakkın yoktur” diyerek bunu basite indirgemişlerdir. Yani bu varlığa “Ben” kelimesi ile işaret ettiğin zaman, o “Ben” aslında senin nefsin değil, “nefs”in hakikati olan “Rabb”indir. O yüzden denmiştir ki: “NEFSİNİN HAKİKATİNİ BİLEN, RABBİNİ BİLİR.”
Yüz bin ya da on milyon yıl önce de, sonra da “ALLÂH SÜNNETİ” değişmediğine göre... Allâh Rasûlü’nün “SÜNNETİ” de “ALLÂH SÜNNETİ” olduğuna göre; hâlâ sadece, Rasûlullâh’ın biçim, kıyafet ya da davranışlarını mı anlayacağız “SÜNNET” kelimesinden?.. Yoksa, “ALLÂH”ın zamanüstü yaratış hüküm ve sisteminin Allâh Rasûlü tarafından fark edilip; ALLÂH sistem ve düzeninin zamanüstü değerlerinin benimseniş ve bize fark ettirilmek istenişinden mi söz edebileceğiz?
“İş bitirildiğinde (hakikat ortaya çıktığında), şeytan der ki: ‘Muhakkak ki Allâh size Hak vaadi bildirdi... Ben de size vaatte bulundum, fakat hemen sonra vaadimden döndüm... Ben (zaten) sizin üzerinizde bir sultaya (zorlayıcı güce) sahip olmadım... Sadece size fikir ilham ettim, siz de benim verdiğim fikre (nefsinize hoş geldiği için) uydunuz! O hâlde beni suçlamayın, nefslerinizi suçlayın! Ne ben sizin imdadınıza koşarım, ne de siz benim imdadıma koşup kurtarabilirsiniz. Daha önce beni ortak tutmanızı da ben kesinlikle kabul etmemiştim! Muhakkak ki zâlimler için acı bir azap vardır.’” (14.İbrahiym: 22)
İnsanın kendindeki üstün özellikleri keşfetmesi; ancak Allâh varlığıyla mevcut olduğunu anlamasından ve özündeki Allâh'ı keşfetmesinden geçer!..
Reklam
İşte demek ki üzerinde duracağımız önemli nokta; aklın yerini iyi tayin etmektir. İman noktasına gelene kadar, akıl gereklidir. Aklın kavramakta zorluk çektiği konularda iman noktasına gelinmiş demektir ki, burada aklı zorlamayıp, imanın gereğini yapmak gereklidir. İman noktasını geçtikten sonra, gene aklı kullanmak gerekir. Burası çok önemli bir noktadır!.. Yani; imanın gerekeceği noktaya kadar, aklı kullanıp, ilerleyebileceğin kadar akılla yürüyecek ve iman noktasına ulaşacaksın... Burada aklın yapısı dolayısıyla yetersizliğini kavradığın için de “İMAN”a gerek olduğunu fark edecek ve iman kapısından içeri gireceksin! İman noktası sende açıldığı zaman, imanın neden, niye ve nasıl olduğunu idrak ettiğin zaman; aklının, hikmetini kavrayamadığı birtakım teklifler sana ulaştığı zaman ise, aklını fikrini durdurup; imanının gerektirdiği bir biçimde o fiili ortaya koyacaksın! İmana dayalı bir biçimde gerekli çalışmaları yaptıktan sonra, gene aklını kullanıp, o imana dayanan olayın hikmetini kavramaya çalışacaksın! O olayın da hikmetini kavradın mı, artık imanla akıl kenetlenmiş olur ki, onu cinin ilhamı ya da vehim yıkamaz!.. Senin için sağlam bir kale meydana gelmiştir!
İslâm, Allâh'a teslim olma sistemidir! Yani varlığın üzerinde mutlak mutasarrıf, hâkim, yönetici, varlığın sahibi “Allâh”tır; her şey O’na teslim olmuş olarak mevcuttur anlayışı! Bu anlayış hangi devirde kimden gelirse gelsin, o tek gerçek dindir. Yani, İslâm diye günümüze özgü ya da Hz. Muhammed (aleyhisselâm)’ın getirmiş olduğu bir dini anlamayalım. “KESİNLİKLE ALLÂH İNDÎNDE DİN İSLÂM’DIR!..” (3.Âl-u İmran: 19) Yani, Din denen olayın aslı; varlığın, Mâlik’el Mülk olan ALLÂH'ın hükmü, iradesi, kudreti ve tasarrufu altında olduğu gerçeğinin fark edilmesidir... Bu anlayışı getirmiştir Hz. İbrahim (aleyhisselâm), Hz. Nuh (aleyhisselâm), Hz. İsa (aleyhisselâm), Hz. Musa (aleyhisselâm)... Hepsi de bu Dini, bu esası getirmiştir! Hepsi de demiştir ki; “Bu dünya fânidir, geçicidir. Sahip olduğunuzu sandığınız her şey bu madde dünyasında kalacaktır... Siz Allâh'a ve ölüm ötesi yaşam boyutuna yalnız ve hiçbir şeyinizi götüremeden geçeceksiniz. Ona göre hazırlanın.” Bütün Allâh Nebi ve Rasûllerinin dediği istisnasız budur! Bu yüzdendir ki İslâm Dini denen Din, Allâh'a teslim olma dinidir; yani inancıdır; anlayışıdır!
Ben diyorum ki; senin “Rab” dediğin şey, Nefsinin hakikatidir. Yani “ben” dediğin zaman o “ben” kelimesinin hakikati gerçekte Allâh’tır. “Ben” diye, O'nun gayrı olarak bir varlık yoktur. Senin “ben” kelimesiyle varsaydığın varlık izafî, vehmî bir varlıktır. Oysa senin hakikatin, “ben” dediğin şey, Allâh’tır; dediğim zaman, senin bunu akıl yoluyla kavramana imkân yoktur! İşte bunu akıl yoluyla kavramana imkân olmadığı için de burada akıl yolu kapandı. Akıl yolu kapanınca, tek bir geçiş köprüsü vardır... O da İMAN köprüsü!.. Yani sen ancak, Rasûlullâh (aleyhisselâm)’ın söylediğine iman edip, bu inancın istikametinde O’nun dediğini yaparak; akıl yoluyla geçemediğin bu engeli iman desteğini kullanarak geçebilirsin... Zira başka türlü takıldığın o engeli geçme imkânın yoktur!
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.