Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Akira Kurosawa

Aldo Tassone

En Eski Akira Kurosawa Sözleri ve Alıntıları

En Eski Akira Kurosawa sözleri ve alıntılarını, en eski Akira Kurosawa kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlk filmlerini yazdıklarının ışığında yeniden gözden geçirdiğimizde yazarın bazı kişilere olan sevecenliğini, belli temalara sık sık geri dönüş­lerini ve hatta -Proustvari bir deyişle söyleyecek olursak­ "Bir sanatçının düşgücü zenginliğinin kaynağı ve gürlüğü, anılarının güçlülüğünden kaynaklanır" deyişinin gerçekli­ğini daha iyi kavrayabiliyoruz.
Yaşamımın keskin dönemeçlerinde,yolumun beni iyiye ve güzele götüren insanlarla kesişmesi gibi büyük bir şan­sım oldu. Hiç kimse benden daha talihli olamaz
Reklam
Benim kuşağımın insanları, Japon ya da Batılı diye ayırmadan tüm klasikleri okudular. Bu bizler için son kerte olağandı. Bana zaman zaman yöneltilen "Batıcılık" yakıştırması hiç de benim sorunum değil; bu sizin kendi sorununuz. Ben kendimi dünya yurttaşı sayıyorum.
Bir filmin yapımı­nın tüm aşamaları en ince ayrıntılarına dek bilinmezse iyi bir yönetmen olunamaz. Yönetmen, cepheye yollanan bir subaya benzer: her birliğe ayrı ayrı kumanda edemiyorsa hiçbir zaman operasyonların tümünü bir bütünlük içinde yönetemeyecektir
Zamanının önyargılarının kurbanı olmuş bir bürokrattan daha kötü bir şey yoktur. Savaşın sonuna doğru birkaç dostla bir anlaş­maya vardık. Eğer korktuğumuz şey gerçekleşir de İmparator ulusal harakiri yapılmasını önerir ve telkin ederse, kendimizi öldürmeden önce İçişleri Bakanlığındaki tüm sansürcüleri gebertmeye ant içtik.
Masanın bir yanına oturmuşlardı ve kahvelerini tadını çıkara çıkara höpürdetiyorlardı. Masanın öbür yanında, tam karşılarında da ben oturuyordum ve bir bardak su içmeye bile hakkım yoktu. Tartışma uzadı. Artık öyle bir an geldi ki oturmaktan fenalık geçiriyordum. Ayağa fırladım ve tanrı tanığımdır ki tüm o ahmakların suratlarına içimdekileri kusmak üzereydim ... Ama aynı anda masanın öbür tarafında bulunan ve oturuma uzman olarak çağrılmış olan yö­netmen Yasujiro Ozu da ayağa fırladı. Hoca aynen şu sözleri söyledi: 'Eğer tam not yüz ise, Sugata Sanshiro yüz yirmi almayı hak etmiştir! Tebrikler, Kurosawa!'" Sansürcü­lerin gösterebilecekleri olası tepkileri umursamayan Ozu sanığın yanına gelir ve kulağına bu mutlu olayı kutlamak için buluşmalarını önerdiği lokantanın adını fısıldar
Reklam
İmparatorun silahların bırakılmasına ilişkin emrinden hemen sonra, daha henüz çok kısa bir süre önce eğer kendilerinden istenseydi kitle halinde harakiri yapmaya hazır bekleyen bu insanlar, çabucak ve sanki eğlenceli bir karnaval yaşanıyormuşçasına sokaklara döküldüler. Bu davranış biçimi Japonlara özgü bir aptallıktan mı, yoksa yine japonlara özgü üstün bir uyum gösterme yeteneğinden mi ileri geliyor bilemiyorum. Ama hangisi doğru olursa olsun, bu iki bileşkenin Japon dünya görüşünde, dolayısıyla da bende de bulunduğunu itiraf etmeliyim. Kendisini feda etme özverisi anlayışıyla yetişen ve büyüyen japonlar, 'ben' demeyi sanki ayıp bir şey gibi değerlendirirler. O zaman anladım ki 'Ben' daha başından pozitif bir değer ve anlam taşımayacak olursa ne özgürlük ve ne de demokrasi hiçbir zaman var olamayacaktır. Bu nedenle de savaştan sonraki ilk filmimin temelinde 'Ben' sorunu ele alınacaktı.
70 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.