Alevi Devletleri kitaplarını, Alevi Devletleri sözleri ve alıntılarını, Alevi Devletleri yazarlarını, Alevi Devletleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''Hazar Denizi güneyinde bulunan Mazenderan, Deylem, Gilan, ve Gülistan eyaletleri bölgesinde 9. yüzyılda kurulan ve tarihte Elburz Dağları ile Hazar Denizi arasında yer alan, Caferİliğe bağlı olarak gelişmiş Türkmen, Arap ve Zaza kimlikli bir emirliktir.
Anadolu'da ki Alevilerin büyük bir kısmının kökeni, günümüz İran'daki Taberistan ve Horasan bölgesindeki bu Ehl-i Beyt Hanedanına dayanmaktadır. Çapraz evliliklerle Arap-Türkmen-Zaza aşiretleriyle Anadolu topraklarına uzanan ve Anadolu'yu islamlaştırırken burada daimi varlıklarını sürdüren bir hüviyete erişmişlerdir.''
''Moğollardan kaçan yakın asya toplulukları ve göçebe türkmen boyları Anadolu'yu nüfus ve kimlik noktasında çok değiştirmişlerdir. Anadolu'ya gelerek bölgede büyük bir güç haline gelen alevi kimliğine sahip Karamanoğulları en kuvvetlisi idi. Batı Anadolu'da ise alevi-bektaşi kimliğiyle bilinen bir diğer türkmen boyu ise Aydınoğullarıdır. Göçebe ve yörük bir toplum olan Aydınoğullarının bölgenin yerlileri tarafından benimsenmesi neticesinde denizcilikte kısa sürede ileri seviyeye erişmeleri eşine az rastlanır bir olaydır.''
''Sarı Saltuk`un asıl adı Şerif Hızır`dır. Saltukoğulları beyi Melik Şah Saltuk`un tek oğludur. Babası öldürüldüğü zaman, Şerif Hızır henüz üç veya dört yaşındaydı. Amcası Seyyid İsmail, Şerif`i yanına alarak, o sıralarda Mazgirt Sancak Beyi olan, İzzettin Saltuk`un oğlu Mansur Saltuk`un yanına geldi. Mansur Saltuk, 1203 yılında Erzurum valisi Tuğrul Şah tarafından görevden alınınca, Mazgirt`in Muhundu köyüne yerleşti. O bölgede çok sevilip sayıldığı için Baba Mansur sanıyla anıldı. Onun soyu da Baba Mansurlar diye anıldılar. Şöbek, Lödek, Pülümür, Erzincan ve Varto`ya dek yayıldılar. Seyyid İsmail Saltuk, oradan Hozat`ın Ağveren köyüne göç etti.''
Sekizinci hicrî asırda Anadolu hemen hemen tamamıyla Alevi-Sufi bir hüviyete bürünmüştü. Harezm’den geri dönen aşîretler, asırlar boyunca çeşitli mezhep mücadelelerinden bitâp düşmüş bir çevrenin sâhip olduğu itikadları da beraberlerinde getirmişlerdi. İlhanlılar’ın yıkılmasıyla o bölgede yaşayan Alevi ulularının buralardan tardedilmelerinden sonra Diyârbekir Beyliği’nin oluşumuna kadar geçen süre zarfında bu aşîretler bağımsız olarak yaşamlarını sürdürmüşlerdi.
Safevi İmparatorluğu, Bugünkü İran, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Afganistan, Türkmenistan ve Türkiye'nin doğu kesiminde varlığını sürdürmüş, tarihte ilk kez On iki imamcılığı resmî mezhep olarak kabul etmiştir.
Mevcut coğrafyada bulunan topluluklar dışında Safevî Devleti'nin kuruluşuna destek veren On iki aşiret ve boylar şunlardır: Şadıllı, Şamlı, Afşar, Kaçar, Çağırganlı, Karamustafaoğlu, Tekeli, Beğdili, Humuslu, Ustaclu, Dulkadirli, Varsaklar.
"Kızılbaşların hikâyesi ise Şeyh Safiyüddin Erdebilî'nin (1252-1334) Azerbaycan'ın Erdebil şehrinde sufi Erdebil hanlığını kurmasıyla başladı. Hanlığın Erdebil şehrinde kurulup buradan yayılması sebebiyle mensuplarına Erdebil Sûfîleri de denildi."
On iki İmamcılık 9. yüzyıl sonlarında gelişmeye başlamış, Doğu İran bölgesinde kurulan Büveyhoğulları devleti döneminde (945-1055) ise olgunlaşmıştır. Büveyhoğulları Bağdat’taki halifeyi denetim altına almış bir güce erişmiştir.
"Devlet kurulduğunda ve hükümran başa geçtiğinde yezid ve muaviye camilerinden ehlibeyte hakaret ettirdiğinden mutlak suretle ehlibeyte dua ve rahmet okunarak göreve başlanır.''