Kuran namazı tanımlarken: “Muhakkak ki namaz insanı, ahlak dışı davranışlardan (çirkinlikten, edepsizlikten) ve meşru olmayan (aklın ve şer’in uygun görmediği) işlerden uzak tutar.
(Ankebut, 29/45)
Niye namaz kılıyor? Allah emretmiş. Peki, öbürü niye içki içiyor? Canı istemiş. Biri canının istediğini biri Allah’ın istediğini yapıyor. Arada böyle büyük fark vardır.
Peygamber Efendimiz; “Gençlerimizin en hayırlısı, ihtiyarlar gibi ölümü düşünüp ahiretine çalışan, gençlik hevesatına esir olmayıp gafletle boğulmayandır.” buyurmuştur.
Ruh ve kalp ibadetle doyar. İbadet etmeyen Müslümanlarda ruh, sıkıntı yaşar. Bunca insan neden ruhî hastalıklara müptelâdır dersiniz? Ruhunu gerekli gıdadan, yanî İslâm'ın hakikatlerinden mahrum bıraktığı için değil mi? Nasıl ki aklın gıdası ilim, midenin gıdası yiyecekler ise, ruhun ve kalbin gıdası da Allah'ı anmak, O'nu hatırdan çıkarmamak ve ibâdetlerdir. Kur'an bize kalbin gıdasını haber verir: " İyi bilin ki (başka bir şeyle değil) ancak Allah'ı anmakla kalpler huzur bulur."-Ra'd,13/28-
Allah'ın Resulü'ne gelen emirler, aynı zamanda ümmetine de müteveccihtir. O halde Müslüman, okuyacak, bilecek, tefekkür edecek, tam bir şuurla Allah'a teslim olacak; maddeten, manen saflaşacak. Bundan sonra kendisini İlahi emirlerin kumandasında bir asker kabul edip, buna göre hayatına istikamet verecek, her an bu davanın adamı olarak yaşayacak.
İnsan, İslamiyet'i öğrendiği, yaşadığı ve sünnet-i seniyye'ye ittiba ettiği ölçüde Allah'a yaklaşır...
İnsanlar namaz, oruç gibi ibadetlerini yerine getirip de, İslam ahlakından uzak yaşarlarsa dini hayatları bir kanadı kırık kuş gibi olur.
*Bir Müslüman için en tehlikeli şey, günahı önemsememektir.
"Şuurlu Müslüman, dünya işini ibadete çevirendir. Her hareketine ibadetin mührünü basandır. İslamiyeti öğrenen ve yaşayandır..."
Kitap beş bölümden oluşuyor ve her bölüm çeşitli başlıklar altında ele alınıyor. Sohbet eder gibi yazmış Hekimoğlu İsmail. Dili anlaşılır. Genel anlamda bilgi verir nitelikte ama tecrübe ve gözlemlerine de yer vermiş. Tüm yazılanlara evet doğru veya evet böyle olmalı demekle birlikte ruhuma istediğim dozda dokunamadı. Uslüp son derece samimi ama sanırım ben tam olarak aradığımı bulamadım.
Dikkatimi çeken bir bölüm vardı ; "Hacerü'l-Esved' i öpmek için birbirlerini itip kakıyorlar," diyor ve ekliyor "Hacerü'l-Esved' i öpmek sünnetse, Müslümana zarar vermemek farzdır." Umrede tam mana veremediğim bir savaştı o. Bu oluşturulmuş bir kültür müdür yoksa insanlar gerçekten o esnada aşkla hareket edip gözleri başka bir şey görmez hale mi gelir? O hengamenin içinde bulunmuş biri olarak acıdır ama ilk dediğimin doğru olduğunu düşünüyorum sanırım.