Allahın Süngüleri kitaplarını, Allahın Süngüleri sözleri ve alıntılarını, Allahın Süngüleri yazarlarını, Allahın Süngüleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ya Bolu'da, o dağ dumanlarının, şehrin üzerinde yüzdüğü sabah, yaşanan 'fecaat'!.. Binbaşı İhsan Bey, 32. Alay'ın 'bakiyesine', bir de Mekteb-i Rüşdiye civarındaki Näip Mezarlığı'na 'yuvalandırdığı' mitralyözlerine çok güveniyordu. Asiler taarruza geçtikleri anda, şehirden biri, Binbaşı'yı arkasından vurdu, yere düşürdü; bir başkası, yaşadığını fark edince, bir el daha ateş edip, işini bitirdi. Daha sonra; sağ olarak ele geçirdikleri zâbitlere, lâyık gördükleri muamele var ki, Mustafa Kemal Paşa, 'teferruatını' öğrendikçe, çileden çıkıyordu: Mülâzım Abdülkadir Bey, elleri arkasından bağlı, Bolu sokaklarında, anadan doğma çıplak dolaştırılıyor; yakından, sopalarla dövüp, uzaktan, taşa tutuyorlar; yatırıldığı hastahâneden, ilmiği boynuna takılı urganla, onu sürükleyerek sokağa çıkarıp, orada katlediyorlar. Hafezanallah!
".... bu dakika vapura gidiyorum. Bu ân-ı meş'um, bize kan ağlatacak. Bendeniz, sizi unutmayacağıma vicdanen yemin eder, sizden de aynı vefayı beklerim. Allahaısmarladık/ Mustafa Kemal!
“Rus ihtilâli edebiyatını okuyunuz: Avrupa’nın başka hiçbir memleketinde ve hiçbir devrinde, bu kadar ateşîn ve bu kadar kindar bir edebiyat yoktur. Sebebi de şudur ki, Rusya’daki o müthiş Çarlar istibdadı ve zadegan saltanatı, bir taraftan da ilim ve edebiyat tetkikatı bütün şiddetiyle beraber yürümüşlerdir. Türkiye’de değil İhtilâl Edebiyatı, hâttâ millî bir edebiyat bile, ancak son birkaç yılda baş göstermiş, yeni doğmaya başlamıştır. Bu sebebten Türkiye’de Komünizm milletin ruhundan gelen yakıcı yıkıcı, kırıcı dökücü bir ihtilâl şeklinde tahakkuk edecek değildir.”
“... her türlü takviye ve yardıma rağmen, Ankara ve havâlisinde çıkarılan isyanlar, başarısızlıkta sonuçlandığı gibi; Kızılordu’nun General Denikin ve kuvvetlerini Kafkasya’da mağlûbiyete uğratması ve Kemalistlerle işbirliğine girmesi, Kemal’in durumunu değiştirmekte kalmamış, önemini de artırmıştır; ayrıca, Bakû Şark Milletleri Kurultayı’nda, gelen özel bilgilere göre, Komünist Enternasyonali ile Asyalı Türklerin ve Kemalistlerin, müşterek hedeflerde anlaştıkları anlaşılmaktadır.”
“… doğu halkları! ingilizlerin Hindistan’a ne yaptığını biliyorsunuz. Türkiye’ye, Filistin’e, Mısır’a, Çin’e, Kore’ye, Afganis tan’a, Ermenistan’a ve Gürcistan’a, ne yaptığını biliyorsunuz. Emperyalist İngiltere, Türkistan, Hive, Buhara, Azerbaycan, Dağıstan ve Kuzey Kafkasya’ya bile sızmıştır. İngiliz ajanları her yere sokuluyor ve sömürülen halkların alınteri ve kanıyla elde edilmiş altınları çevrelerine saçıyorlar. Her yerde ingilizler, tiranları ve despotları, hanları ve beyleri desteklemeye çalışıyor. Baş gösteren devrimci hareketi boğmaya ve bütün halkları her ne pahasına olursa olsun, bir baskı ve çaresizlik durumunda, yoksulluk ve bilgisizlik içinde tutmaya uğraşıyorlar...”
“Muahedemizin İngilizler tarafından takip olunan ehemmiyetli iki faslı: 1/ İstanbul ve Boğazlar ki artık temin etmişlerdir. 2/ Kürdistan Meselesi!
Şark hudutlarımızda, Türklerle hiçbir ayrı gayrı gözetmeyen Kürtlere, bir hiss-i iftirak vermek için İngilizler Mütâreke’nin akdi gününden beri çalışmaktadır. Maksatları Hindistan’a doğru giden, Anadolu/İran/Azerbaycan ve Azerbaycan/iran/Afgan İslâm zincirini kırarak; biri Ermenistan, diğeri Kürdistan olmak üzere, nüfuzları altında iki kıt’a ihdâs etmektir.”
“Vatanı ‘taht-ı işgalde ve taksim tehdidiyle karşı karşıya bir memleketin; bu keyfiyetten, şahsen ve siyaseten mes’ul zimamdarları, böyle havsalaya sığmaz hayâllerle, nasıl vakit kaybedebilirler?”
Moskova’daki İttihatçıların, Ankara’daki Hükümet nâmına, Ruslarla konuşması, asla tecviz edilemez; zira bu salâhiyet, Büyük Millet Meclisi’nce Hariciye Vekili Bekir Sami Bey’le, İktisat Vekili Yusuf Kemal Bey’e tevdi edilmiştir; bir de, Şark Cephesi Kumandanı, Karabekir Kâzım Paşa’ya!”
“— ... özüm, zehmetkeşim; zehmetkeş kısmı, Kemal’den yana olmak vâciptir; şundan ki, onun Enver gibi, siyaset kirliliği yohtur; askerlik vadisinde dersen, mukayese edilebilemez!..
"... kim derdi ki on sene zarfında Çarlık inkıraza uğrayacak, Ankara’da bâl-i içtimâda bir Meclis-i Millî, Moskova’daki Bolşeviklerden, teşrik-i mesâi ve askeri muavenet talebinde bulunacaktır! Hayret ki, hayret, hayret-i uzmâ!.."