Dostoyevski’nin sürgün sonrası döneminde, “Stepançikovo Köyü” ile aynı yılda, 1859’da yayınlanan Amcanın Rüyası, taşrada küçük bir kasaba olan Mordasov’daki sıkıcı hayatı ve bu hayatı renklendiren dedikodu, dalavere ve ayak oyunlarını anlatır. Romanın baş kahramanı kasabanın dedikodu kraliçesi Marya Aleksandrovna’dır. Pısırık kocası ve yoksul bir gençle yaşadığı umutsuz aşkın acısından hayata küsmüş güzeller güzeli kızı Zinaida ile birlikte yaşayan dedikoducu Marya, kendinden emin, hükmeden ve güven verici tarzı sayesinde herkesin gözünde saygıdeğer bir hanımefendi olmayı başarır.
Dostoyevski’nin 10 yıllık uzun hapis ve bu hikayedekine benzer küçük kasabalarda geçen sürgün dönemi sonrası ilk eserlerinden olan Amcanın Rüyası, dergide tefrika edilmek üzere hazırlanmış ve yazarın öncelikle para kazanma amacıyla yazdığı eserlerindendir. Vodvil tarzındaki bu komik hikaye her ne kadar kasaba hayatının sıkıcılığı, kültürsüzlüğü ve yozluğu ile ilgili de olsa arka planda, korkudan çok derinlere saklanmış olsa da, tembel ve aptal zenginlerin akıllı yoksulların sırtından geçindiği düzeni ve tümüyle soydan gelen asaletin sağladığı ayrıcalıkları inceden eleştirir. Ayrıca tüm Dostoyevski romanlarında olduğu gibi kötüler; buradaki Marya örneğin, hiçbir zaman kaybetmezler. Çok zor durumlara düşseler de, çok sayıda darbe yeseler de duruşlarını bozmamayı ve başka bir yerden kafalarını çıkarıp hayata hiçbir şey olmamış gibi devam etmeyi iyi bilirler.
Fyodor Dostoyevski 'nin Amcanın Rüyası (Düşü) isimli romanını podcast kanalımızda inceledik. Sohbetimize ulaşmak için üstteki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz...
