Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Antik Yunan'ın Kültür Tarihi

Egon Friedell

Antik Yunan'ın Kültür Tarihi Gönderileri

Antik Yunan'ın Kültür Tarihi kitaplarını, Antik Yunan'ın Kültür Tarihi sözleri ve alıntılarını, Antik Yunan'ın Kültür Tarihi yazarlarını, Antik Yunan'ın Kültür Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyayı dolaşan gezginler çoğunlukla en körelmiş ve en sıradan insanlardır ve hep öyle kalırlar. Ama doğru gezgin doğru yolculuğa çıkmışsa!
Anaksimandros
"Şeyler, zamanın düzenine yaptıkları haksızlığın bedelini ödemek ve oluştukları şeylerin içinde yok olmak zorundadırlar, öyle de olması gerekir." Bireysellik bir suçtur, ebedi kökenden bir kopuştur, cezası ise dünya ruhunun evrenine geri dönüştür.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Homeros eserinin ardında kaybolur, yine de en ufak parçasında bile varlığını sürdürür, tıpkı ruhun bedende, tanrının dünyada olduğu gibi: Her yerde ve hiçbir yerde. Shakespeare'de de durum aynıdır: Hamlet'te ruhla ilgili söyledikleri kendisi için de geçerlidir: "Şuradadır" , "buradadır" , "yoktur." Dünyanın bu en büyük iki şairi, ikili anlamda anonimdir. Evrende, tabir yerindeyse, yalnızca yenilebilir olanın var olduğunu belleyen insanlar, buradan, tanrı ile ruhun, Shakespeare ile Homeros' un eserlerinin atom kompleksleri olduğu sonucuna varırlar.
Deha, dünyayı bir oyun olarak görür, öyledir de zaten. Hellenler dünyanın en zengin ve en örnek, en derin ve en renkli oyunudur ve dünya onların ebedi ve değişen, eleştiren ve öven seyircisidir.
Antikçağın insanı doğayı nesnel bir biçimde kişileştirir, modern insansa doğaya öznel nitelikler yükler. Birine göre doğa, kendisinin esrarengiz bir biçimde yoğunlaşmış içkin heyecanlarını yansıtan ebedi bir aynadır; diğerine göreyse soğuk, suskun ve neredeyse kötü niyetle kendisini süzen bir gözdür.
İzlenimlerden yoksun kalan tinin kaderi yetersiz beslenmedir; eylem malzemesinden yoksun kalan azmin akıbeti körelmedir.
Reklam
Ne kadar ince eleyip sık dokursak yolumuzu o kadar çok şaşırırız.
Tanrılar
Ama madem ki geleceği biliyorlar, o zaman ne diye savaşa gözü dönmüş bir halde müdahale ediyorlar? Hem sonra, kendilerine yalnızca arada bir müdahale etme hakkı tanınmıştır, çünkü yeryüzünün hükümdarları değildirler, yaratıcısı ise hiç değil; bizzat yaratılmışlardır, bu nedenle doğum günleri bie kutlanır. Yunan mitinin tanrıları yaratmasını bilmesi ama tanrıları yok etmeyi bilmemesi ilginçtir.
Athena diğer tanrılardan daha zeki olmakla övünür, tıpkı odysseus’un da diğer insanlardan daha zeki olduğu gibi. Ölümsüzlerin arasında da hayli aptalların olduğunu bilir athena.
Yangınlar, keçiler ve reçineler
… öyle ki daha İ.Ö. 5. Yüzyılda, Makedonya ve Trakya’dan gelecek odunlara muhtaç kalmışlardı; “ işe yaramaz çalı çırpılar” daha o zamanlar ortalığı kaplamış, dağlar çıplak kalmıştı; Platon’un deyişiyle “ bir zamanlar sağlık fışkıran bir vücudun, hastalığın yiyip bitirdiği uzuvları” gibiydiler. Vaktiyle Karst platosu bile ormandan yana zengin bir bölgeydi.
Reklam
Orman yangınları ve akdeniz insanı
Kuzeylinin gözüyle bakıldığında akdeniz ülkeleri orman bakımından pek yoksuldur. Gelgelelim doğanın suçu değil, insanların suçudur bu. Asırlar boyunca elden düşmeyen baltanın, epeyce zengin olan ağaç rezervlerine çok fazla zarar verdiği söylenemez, ama orman kundaklama işi erkenden alışkanlık haline getirilmiştir. Yangından bahseden yine Homeros’tur; …
Halkları olduğu kadar bireyleri de biçimlendiren şey, onların yetenek ve mizaçlarıdır. Bu iki gücün kaynağını bilen yoktur , ama bir kez oluştuklarında bu ikisi asla çevreden ve “ortam”dan bağımsız düşünülemez. En büyük yetenek bile beslenebileceği bir kaynağa, en güçlü mizaç bile etkileyebileceği bir manyetik alana ihtiyaç duyar.
Ruh; insan uyku, baygınlık ya da vecd halindeyken bedeni terk edip bağımsız bir yaşam süren ikinci ben'dir.
Akrasgalılar için şu sözler sarf edilirdi: Hiç ölmeyecekmiş gibi bina inşa ediyor, yarın ölecekmiş gibi yemek yiyorlar.
Sırların en büyüğü, insanın kendisidir. Bu sırrı ifşa etmek ise dünya tarihinin işidir.
83 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.