Korkmak yok!..
Pes etmek yok!...
Arkana bakmak yok!...
.
İşte Erich, henüz 6 yaşındayken bu cümleleri sıralayarak karanlık bir ormanda koşuyordu.. Korkutucu olan karanlık değil, insanlardı.. Şimdi sizlerle 1940'lı yılların Nazi Almanya 'sına gideceğiz... Aparkat lakaplı Andreas Schwartz ve oğlu Erich' in yaşadığı zorlu hayata ortak olacağız.
.
Kahraman, eli kolu sıkıca bağlı olarak yattığı hastahane odasında ölümü bekliyordu. Aslında, tek derdi zayıf kalbi durmadan intihar edebilmekti.. Denemişti de... Derken yanında mızıka çalan bir ihtiyar gördü.. Önce sinirlendiği, susmasını istediği sakin ihtiyar Erich'ten başkası değildi... Artık, Kahraman susacak Erich anlatacaktı... O anlattıkça biz anlayamayacak, bu kadar vahşetin sebebini hep sorgulayacaktık...
.
Andreas Schwartz, çıktığı 29 maçın tamamını rakiplerine hiç beklemediği anda atığı Aparkatlar sayesinde nakavtla kazanmıştı. Ancak son maçında kazanmaması gerekiyordu... Yine attığı Aparkat ile maçı kazanan Andreas hemen oğlunu ve karısını alıp kaçmayı planlıyordu.. Ancak, eve geldiğinde O'nu çok kötü bir sürpriz bekliyordu. Toplama kampına gönüllü giden Andreas , bundan sonra Aparkatlarını, oğlunu bu cehennemden kurtarmak için atacaktı. Baba_oğulun yürek burkan hayatta kalma mücadelesine ortak olmak isterseniz bu güzel kitap tavsiyemdir der hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim Kitapla Kalın
.
Hayat sana kroşe vuruyorsa, sen ona aparkat çak..