Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilim Tanrı'yı Gösteriyor Ama Bazı Bilim adamları Bunu İtirafa Hazır Değil!

Aramızda Kalsın Tanrı Var

John C. Lennox

Aramızda Kalsın Tanrı Var Sözleri ve Alıntıları

Aramızda Kalsın Tanrı Var sözleri ve alıntılarını, Aramızda Kalsın Tanrı Var kitap alıntılarını, Aramızda Kalsın Tanrı Var en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Galileo'ya başından beri şiddetle karşı çıkanlar ise, onun Aristo eleştirisine sinirlenen seküler filozoflardı. Vurgulanması gereken şu ki ilk başta bu sorun kilise ile alakalı de­ğildi.
Yeri gelmişken şunu da ifade edelim, arkeologumuz iki çizikle karşılaştığında onun hemen bir zeka ürünü olduğu sonucuna varabiliyorken; bazı bilim adamları 3,5 milyar harflik bir dizinden oluşan insan genomuyla karşılaştıklarında onun sadece şans ve zorunlulukla açıklanabileceğini söylemeleri sizce de şaşırtıcı değil mi? Artık malumumuz olduğu üzere, hem çiziklerin hem de DNA dizininin semiyotik bir tarafı vardır. DNA dizinine boşuna DNA kodu demiyoruz.
Sayfa 248Kitabı okudu
Reklam
Elbette sadece bilimsel çalışma yapan biz bilim adamları değil hepimiz kaçınılmaz biçimde başlangıç noktası olarak kullanacağımız bir varsayım seçmek zorundayız. İnsan zekası sonuç itibariyle varlığını ya aklı olmayan maddeye, ya da bir Yaratıcı'ya borçludur. Bazı insanların ikinci yerine birinci varsayımı tercih etme sebeplerinin zekaları olduğunu ileri sürmeleri epey gülünç doğrusu.
Sayfa 284
Hayatında ilk kez araba görmüş bir adam düşünün. Bu adam ilk önce arabayı doğ­ rudan insanların imal ettiğini sanır ancak daha sonra onu bir fabrika­ da robot kolların, yani insanlar tarafından yapılmış makinelerin imal ettiğini keşfeder. Bu kişinin, akıl sahibi ilk kaynağa yönelik başlangıç­ taki çıkarsaması yanlış değildir. Onun yanıldığı nokta, bu aklın icraata geçişinin doğası hakkında sahip olduğu öngörüdür. Başka bir deyişle, robot kolların çalıştığı fabrikada doğrudan insan etkinliği görülmese de, hem fabrika hem de onların ürettiği makineler nihayetinde akıllı insanın tasanmmın bir neticesidir.
Sayfa 119 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
Metodolojik ateizm' ya da 'metodolojik natüralizm' gibi kavramların tehlikesi onların ateist bir dünya görüşünü destekliyor gibi görü­lebilmeleri ve bilimin başarısının ateizmle bir alakası olduğu izlenimi uyandırmalarıdır. Oysaki böyle bir ilişki yoktur. Bu hususu daha net görebilmek için, sadece literatürde 'metodolojik ateizm' yerine 'metodolojik teizm' tabiri kullanılsaydı ne olabilirdi bir hayal edin. Bu her şeyi temelden sarsardı ve bilimin başarısında Tanrı'ya inancın da bir katkısı olduğu şeklinde bir intiba bırakırdı.
Bir saatin tüm parçalarını tek tek incelemek, entegre olmuş bir bütün olarak saatin nasıl çalıştığını kavramanıza yetmez. Suda, suyun bileşiminde bulunan hidrojen ve oksijeni basitçe analiz ederek görebileceğimizden çok daha fazlası mevcuttur. Sistemi bir bütün halinde anlamadan tek tek parçalarını anlamamızın imkansız olduğu pek çok kompozit sistem bulunur (mesela, canlı hücreleri).
Reklam
“Eğer dünya zihin ve madde diye ikiye ayrılmışsa, o zaman madde nedir, zihin nedir? Zihin maddeye mi tabidir, yoksa kendine ait müstakil bir gücü var mıdır? Evrenin bir bü­tünlüğü ya da amacı var mıdır? Ya da bir hedefe doğru gitmekte midir? Gerçekten doğa kanunları var mı, yoksa bizim doğuştan gelen düzen sevgimiz yüzünden mi onlara inanıyoruz? İnsan, bir astronoma göründüğü gibi küçük ve değersiz bir gezegen üzerinde, saf olmayan su ve karbondan oluşmuş ve sefil halde sürünen bir yığın mıdır? Yoksa insan, Hamlet'in onu gördüğü gibi midir? Daha üstün olan ve daha basit olan başka bir hayat var mıdır ya da bütün yaşam şekilleri boşuna mı­dır? ... Bu gibi soruların cevaplan laboratuarda bulunamaz. "
Bilim açıklar. Birçok insan için bu bilimin gücünün ve cazibesinin veciz ifadesidir. Bilim daha önce anlayamadığımız şeyleri ve doğayı anlamamızı ve bu sayede ona hakim olmamızı sağlar. Bu doğru, fakat bilim ne kadar/nereye kadar açıklayabilir? Bilimin bir sınırı yok mudur?
Dünya ile Güneş arasındaki mesafe tam da şimdi olduğu gibi olmalıdır. Daha yakın olursa su buharlaşacağından ve daha uzak olursa çok soğuk olacağından hayat mümkün olamaz. Sadece %2 oranındaki farklılık sonucunda bütün hayat sona erer. Yüzey çekimi ve sıcaklıktaki yüzde 1 ila 2'lik değişiklikler, dünyada hayat için gerekli olan -gaz karı­ şımı oranını içeren- atmosfrin var olabilmesi için de kritik önem taşır. Gezegenimiz yörüngesinde belli bir hızda gitmelidir: Bu hız daha yavaş olursa gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı çok daha büyük olur, daha hızlı olursa rüzgarın hızı bir felakete dönüşür. Listeyi bu şekilde uzatabiliriz. Hayatın mümkün olabilmesi için var olması gereken benzer hassas ayarlı parametreleri listeleyen astrofizikçi Hugh Ross kabaca fakat ihtiyatlı olan bir hesaplamayla evrende bizimki gibi bir gezegenin var olma şansının yaklaşık 10*30 (10 üzeri 30)da 1 olduğunu bulmuştur.
Fred Hoyle, matematiksel tezlerinden çıkardığı yorumlarda genellikle lafını sakınmaz: "Evet, sağduyumuzun da söyleyeceği gibi, Darwin teorisi küçük ölçekte geçerli olabilir ama büyük ölçekte doğru değildir. Tavşanlar biraz farklı olan diğer tavşanlardan geliyorlar, ilkel bir çorba ya da patatesten değil. İlk olarak nerede ortaya çıktıkları ise hala cevaplanmamış bir soru olarak öylece duruyor, evrensel çaptaki diğer pek çok soru gibi. "
Sayfa 153Kitabı okudu
180 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.