Sonra bir şey görmeden, bir şey sezmeden oldum olası onu arayan dostunu, kendi gölgesini hiç fark etmeden başını eğdi ve susuzluğunu sanatla gideren, sanatla sarhoş olan ve yaşayan her paryanın gizli cennetine yeniden daldı...
Gözleri hayatta tek amacı açılmak için güneşi beklemek olan tomurcuk gibi, beklediği dostluğun varlığından asla şüphe etmemiş olan münzevi dost gözleri o bakışlardaki perdeyi yırtmış ve bu perdenin adında hiçbir derdin söndüremeyeceği alevin titreyişini gördü.
Bugün serbest dolaşan nice insanlar, eğer aşırdıkları bir börek yüzünden hapse atılsalardı, şimdi çoktan küreği boylamış olurlardı. İnsafsız adaletin damgası ile bir kere damgalandı mı, insanların en iyisi bile artık namusa değer vermez olur.