“Bu arzu sadece benle veya benle beraber birkaç
kişiyle sınırlı değildir; hepimiz mutlak olarak mutlu olmayı
isteriz... Onlar, Sana bir ödül beklemeksizin ibadet
etmektedirler, çünkü Sen onların sevincisin. Mutlu
yaşam sadece budur; Sen’den keyif almak, Seninle ilgili
olarak ve Senden ötürü. Yaşamın mutluluğu budur
ve bu Senden başka hiçbir yerde bulunamaz. Mutlu yaşam
gerçekten dolayı sevinçli olmaktır; bu ise Sende,
yani gerçek olanda sevinçli olmak demektir... Herkes
bu mutlu yaşamı ister, bu yaşam ki mutlu olarak nitelenmeyi
bir tek o hak eder...”
Sayfa 16 - Saint Augustine, The Confessions, Vintage Books, Çev: Maria Boulding, New York, ss. 218-219.Kitabı okudu
"Eğer kalplerine gerçek anlamda bakmayı öğrenirlerse, insanların çoğunluğu, şiddetli bir şekilde istedikleri şeyin bu dünyada olmadığını anlayacaklardır..."
“Eğer kalplerine gerçek anlamda bakmayı öğrenirlerse, insanların çoğunluğu, şiddetli bir şekilde istedikleri şeyin bu dünyada olmadığını anlayacaklardır... Öyle bir hasrettir ki hiçbir evlilik, hiçbir seyahat, hiçbir eğitim, gerçek anlamda onu tatmin edemez. Bunu söylerken başarısız evlilikleri, tatilleri, eğitimleri kastetmiyorum. Olması mümkün en başarılılarını kastediyorum. Eğer kendimde, bu dünyadaki hiçbir deneyimin tatmin edemediği bir arzu tespit edersem, bunun en muhtemel açıklaması, başka bir dünya için yaratılmış olduğumdur. Eğer dünyevi hazların hiçbiri onu tatmin edemezse bu, dünyanın bir hile olduğunu göstermez. Muhtemelen dünyadaki hazlar onu tatmin için değil, bilakis onu açığa çıkarmak içindir. Böylece gerçek hayatın farkına varalım. Eğer böyleyse, bir yandan bu dünyevi nimetleri hiçbir zaman küçük görmemeli ve şükürsüzlük etmemeliyim, diğer yandan bunları bir kopyası, yankısı, serabı oldukları şeyle karıştırma yanılgısına düşmemeliyim. Kendimde gerçek vatanım için arzuyu muhafaza etmeliyim, o vatan ki ölmeden ona kavuşamam...”
Dostoyevski’nin bir zamanlar dediği ‘Allah yoksa her
şey mübahtır’ ifadesi varoluşçu için başlangıç noktasıdır. Gerçekten de Allah yoksa her şey mübahtır ve insan sonuç olarak sahipsizdir.”