Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Asılmayıp Beslenenler - Bir 12 Eylül Hesaplaşması 1

Ertuğrul Mavioğlu

En Eski Asılmayıp Beslenenler - Bir 12 Eylül Hesaplaşması 1 Sözleri ve Alıntıları

En Eski Asılmayıp Beslenenler - Bir 12 Eylül Hesaplaşması 1 sözleri ve alıntılarını, en eski Asılmayıp Beslenenler - Bir 12 Eylül Hesaplaşması 1 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Asılmayıp Beslenenler'in ilk baskısının üzerinden on beş yıl geçti ve bu süreçte devlet, 'ülkenin aynası' denilen cezaevlerindeki yaşam koşullarını iyileştirmek yerine, tüm enerjisini işkence, cinayet ve kişiliksizleştirmeye dair uygulamaya koyduğu fütursuz politikalarını gizlemek için harcadı."
Reklam
"Üzülerek vurgulamak gerekir ki, devlet yarattığı korkunç şiddeti gözlerden saklamak konusunda çok da başarısız olmadı."
"Ve cezaevlerinde dün de bugün de değişmeyen en kronik sorun, hasta tutsaklarla ilgili hiçbir insani tedbire yanaşılmamış olmasıydı."
"15 Temmuz 2016'daki darbe girişimini, muhalefeti yok etmenin gerekçesi kılan akp-mhp hükümeti, hasta, hamile ya da çocuk demeden çok sayıda insanı cezaevlerine doldurdu."
"Bu korkunç tablonun gün geçtikçe ağırlaşmasına rağmen hiçbir adım atılmaması, cezaevlerine ilişkin on yıllardır süren politikalarda herhangi bir değişiklik niyetinin olmadığının da göstergesi: Önce kimliğini yok et ki, herhangi biri haline gelsin. Sağlığını boz ki, direnme gücünü bulamasın. Onurunu çiğne ki, aynaya bile bakacak yüzü olmasın. Eğer bunları başaramadıysan canını al ki, bir daha sistemin başına bela olmasın..."
Reklam
"Cezaevi her şeyden önce yoksun bırakılmak demekti. Adeta içine aldığı insanların içini boşaltmak için üretilmiş bir makine gibiydi. Sizi tükettikçe yaşamını idame ettiren devasa bir makine... Neden kitap vermezler? Neden üç kişiye bir yatak düşer? Neden yataklar, başımız, çamaşırlarımız, vücudumuz bit kaynar? Neden sular akmaz, neden banyo yapamayız? Neden yemekler bu denli iğrenç kokar? Neden en temek insani haklarımızı bile istediğimizde üzerimize coplarla saldırılır, otomatik tüfeklerle ateş açılır? Neden her ziyaret saatinde farklı dayatmalar icat edip dışarıdan içimize çektiğimiz bir nebze havayı bile burnumuzdan fitil fitil getirirler? Neden bir an huzur vermezler?"
"Ateş düştüğü yeri yaktı. 12 Eylül'ün ardından cezaevlerinde işkence ve direnişler sonucu meydana gelen ölümler, hiç kuşkusuz ölenlerin ailelerine ve arkadaşlarına sonsuz acılar yaşattı. Fakat ardı arkası kesilmeyen ölümler, istatik değerler haline dönüştükçe içselleşti ve daha kolay kabullenildi. Sık sık dile getirilen 'istikrar' ve toplumdan beklenen 'uyum süreci' tam da böyle bir şeydi; gözaltıların, tutuklamaların, tarlalara dizilen ölülerin ve duvarların ardından gelen ölüm haberlerinin sıradanlaşması... Anormal süreçlerin ürettiği tüm bu acılar cenderesinde bile normalleşme sağlanmıştı işte... Ve bir başka nokta; dört duvarın ardında uygulanan yoğun şiddet, geleceği de ipotek altına aldı."
"Ölümün normalleşmesi, yaşam sevincinin tükenmesi ve gelecek düşlerin körelmesi demekti. Ölüm normalleştikçe toplum tepkisizleşti, ülkeyi acılara boğanların eli güçlendi, önleri daha bir düzlendi. Bu gerçeklik, hiç kuşku yok ki, boyun eğen toplumun ortaklaşmış ruh haliydi."
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.