Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık kitaplarını, Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık sözleri ve alıntılarını, Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık yazarlarını, Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaşamak istiyorlar sadece, fazlasını değil. Kendi topraklarında, eskisi gibi. Ama hayat için, yaşamak için kaçmak lazım şimdi, toprağı terk edip gitmek lazım..
Mehmed Uzun 'un okuduğum ilk kitabı. Giriş olarak iyi. Kitap 18 bölümden oluşuyor. Ölüm ile başlıyor ve ölüm ile bitiyor. Kitabın baş kahramanı Baz ve uğruna bütün hayatını feda Kevok'un kısa bir süreliğine birleşmelerinden sonra ölüm ile sonuçlanan bir aşk hikayesini anlatıyor. Tâbi bu aşkın oluşumu sırasında cereyan eden birçok olay oluyor. Evlerinden,yaşadığı yerlerden,köyünden kavulmuş insanların hayatlarına da bir perde aralıyor yazar. Kitaplarda en sevdiğim şey betimlemedir. Yazar bu işi o kadar iyi yapıyor ki inanın mesela dereyi mi anlatıyor o derenin sesini duyabiliyorum.
Romanın başka bir yüzü de -benimde anlam veremediğim- kadınların cinsel bir objeymiş gibi lanse edilmesi. "Kadınla beraber oldular." Demek yerine "kadının şuyu böyle buyu böyle şeye çağırıyor vs." Yani kadının ziynetlerini çok açık bir dille yazıya döküyor yazar. Bazen olay ne anlayamıyor insan. Kitapta kadın lafı geçtimi yazar çok uzatıyor.Hatta yazar ilk 100/120 sayfaya yakın Baz'ın kadınlarını anlatıyor. Şimdi bazıları diyecek "hayatın gerçeklerini büyük bir çıplaklıkla anlatmak lazım" ben bu görüşü reddediyorum. Yazar toplumunu yansıtmalı toplumu için yazmalı. Sırf birilerinin yanında yer almak veya dikkat çekmek için etik değerlerinden uzaklaşmamalı. Bu abes bir iştir. Tâbi bu kendi yorumum.
Harici bir kavgada var roman da Büyük Ülke ve Dağların Ülkesi kavgası haklılık payını yazar okuyucuya bırakıyor. Ve bu kavgaya verilen,yetim öksüz şahin bakışlı komutan Baz'ın hayatı. Bu hayatın bu kavganın ne kadar kolay harcanabileceğini geç bir zamanda öğrenmesi ve ölüm.
Hayırlı okumalar.
"İnançları farklı, dilleri farklı, kimlikleri farklı diye insanlar birbirine düşman olmamalı. İnsan bir kimliğe, bir dine, bir dile sahip olarak dünyaya geliyor ve bunlarla büyüyüp yaşıyor. Bunda insanın günahı, suçu ne ?"
Şehirler değişti, giyim kuşam, tanklar toplar, otomobiller uçaklar, telefonlar değişti, ama insanlar değişmedi; kin nefret, öc alma duygusu hep kendisi gibi kaldı."