Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atalarımızın Gök Tanrı Dini

Ergun Candan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kök temür kerü turmas atasözünün manası gök de­mir boş durmaz demektir. Dokunduğu her şeyi yara­lar anlamına gelir. Bu atasözünün ifade ettiği başka bir anlam daha vardır: Bazı Türk boylarının halkı bir şey üzerine and içtikleri veya sözleştikleri zaman, de­mire saygı gösterm ek için, kılıcı kınlarından çıkarırlar ve yanlamasına olarak önlerine koyarlardı. Bundan sonra da kılıç üzerine şöyle yemin ederlerdi: "Bu kök kirsün, kızıl çıksun" derlerdi. Bunun manası şu de­ mektir: "Eğer sen sözünde durmazsan, bu gök renk­ teki kılıç, senin kanma bulanarak kızıl çıksın ve sen­ den öcünü alsın. Çünkü Türkler demiri ulu ve kutsal sayarlardı.
Türklerin'in, kurttan türediklerine inanı­yorlardı diye bir yorum; hem mitolojilerin sembolik bir dille ezoterik bilgileri anlattıklarını göz önünde bulunduramamaktan, hem de eski devirlerde yaşayan insanların zihinsel yapıla­rının gelişmemiş, çok geri düzeyde olduklarına dair yanlış ön kabulden kaynaklanmaktadır.
Sınır Ötesi Yayınları — PDF.
Reklam
Dünya bir deniz idi, ne gök vardı, ne bir yer, Uçsuz bucaksız, sonsuz, sular içreydi her yer. Tanrı Ülgen uçuyor; yoktu bir yer konacak, Uçuyor, arıyordu, bir katı yer, bir bucak. Kutsal bir ilham ile nasılsa gönlü doldu, Kayıptan gelen bir ses, ona bir çare buldu. T Tanrı uçar dururdu, insan oğluysa tekti, O'da uçar, uçardı, sanki Tanrıyla eşti. Uçar, hep uçarlardı, yer yoktu konmazlardı, Tanrı idiler çünkü, ondan yorulmazlardı.
Yeni Bir Çağa Doğru...
Bir zamanlar Dünya'da yaşayan iki büyük uygarlık arka arkaya yaşanan büyük tufanlarla tarih sahnesinden silinmiş, sadece çevre kıtalara göç edenler hayatta kalabilmişlerdi. İnsanlar yaşanan bu iki büyük yıkımın sonunda her şeye yeniden başlamak zorunda kalmışlardı. Yüzyıllardır süren göçler sonunda bizim kıtalarımızda yeni yerleşim birimleri oluşturulmuş ve buralarda insanlık yeni bir devreye hazırlanmaktaydı. Binlerce yıl süren o muhteşem günler çoktan geride kal­mış, insanlık artık aşağıya iniş sürecine girmiş, her geçen gün o eski bilgeliğin yerini yeni başlayan Demir Çağ'ın yaşam standartları almaya başlamıştı. O büyük trajedi ve sonrasında yaşananlar gelecek kuşak­lara aktarılmalı ve bu yaşananlar gelecekte de hatırlanmalıydı. O büyük Mu Kültürü unutulmamalıydı. Gelecekte birçok di­ne kaynaklık yapacak ve inisiyelerin yolunu aydınlatacak olan "Altın Çağ"a ait anılar ve bilgiler yokolup gitmemeliydi.
Sayfa 13 - Sınır Ötesi Yayınları. PDF.Kitabı yarım bıraktı
Sırlar nasıl saklanacak... Nasıl açıklanacaktı?...
Hem açıklanmalı, hem de saklanmalıydı... Ama bu öyle bir saklama olmalıydı ki, saklayalım derken tamamen unutu­lup gitmemeliydi. Bu bir hayli zor bir işti... Adeta içinden çıkılmaz bir sorun gibi görünüyoru…
Sayfa 14 - Sınır Ötesi Yayınları. PDF.Kitabı yarım bıraktı
Bir şeyi gök rengine büründürmek Türk Kültürü’nde o şeye bir kutsiyet yüklemek anlamına geliyordu.
Reklam
Özellikle de dinlerin gerçek içeriklerinin su üstüne çıkması hiçbir zaman istenmemiştir. Dinlerin bu içsel bilgilerini ortaya çıkartmak için İslâmiyet'in içinde yürütülen bâtıni çalışmalar tarihin her döneminde din dışı çalışmalar olarak nitelendirilmiş ve halka bu düşünce dini otoritelerce sunulmuştur. Böylelikle halkın büyük bir bölümü bu bilgilerden uzak kalmış ve onlar için dini bilgiler kendilerine anlatılan ibadet ve iman aşamasından öteye geçememiştir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.